بعد از آن دیدم درختان در نماز ** صف کشیده چون جماعت کرده ساز
Sonra ne göreyim; ağaçlar, cemaat gibi toplanmış, saf düzmüş, namaza durmuşlar!
یک درخت از پیش مانند امام ** دیگران اندر پس او در قیام
Bir ağaç, imam gibi önlerine geçmiş, öbürleri de onun ardında kıyamdalar!
آن قیام و آن رکوع و آن سجود ** از درختان بس شگفتم مینمود2050
Onların kıyamı rükû etmeleri, secdeye varmaları beni büsbütün şaşırttı.
یاد کردم قول حق را آن زمان ** گفت النجم و شجر را یسجدان
O anda Allah’ın “Yıldız ve ağaç, Allah’a secde eder” sözünü hatırladım.
این درختان را نه زانو نه میان ** این چه ترتیب نمازست آنچنان
Bu ağaçların ne dizleri vardı, ne belleri! Nasıl rükûa, secdeye varıyorlar, bu ne biçim namaz? derken,
آمد الهام خدا کای با فروز ** می عجب داری ز کار ما هنوز
Allah’tan ilham geldi: A nurlu, pirli kişi, hâlâ bizim işimize şaşıyor musun? Bizce bu işler, şaşılacak işler değil ki!
هفت مرد شدن آن هفت درخت
Yedi ağacın yedi adam olması
بعد دیری گشت آنها هفت مرد ** جمله در قعده پی یزدان فرد
Bir müddet sonra ağaçlar, yedi tane adam oldu. Hepsi de tek Allah’ın huzurunda ka’dedeydi.
چشم میمالم که آن هفت ارسلان ** تا کیانند و چه دارند از جهان2055
Gözlerini ovuşturup bu yedi aslan kimlerdir, âlemde ne işleri var ki, diye bakmaktaydım.
چون به نزدیکی رسیدم من ز راه ** کردم ایشان را سلام از انتباه
Yanlarına yaklaşıp onlara uyanık bir gönülle selâm verdim.
قوم گفتندم جواب آن سلام ** ای دقوقی مفخر و تاج کرام
Selâmımı alıp “Ey Dekukî, ey uluların tacı, büyüklerin övündüğü zat” dediler.
گفتم آخر چون مرا بشناختند ** پیش ازین بر من نظر ننداختند
Kendi kendime beni nasıl tanıdılar? Bundan önce beni görmemişlerdi dedim.
از ضمیر من بدانستند زود ** یکدگر را بنگریدند از فرود
Hatırımdan geçeni hemencecik anlayıp birbirlerine baktılar.
پاسخم دادند خندان کای عزیز ** این بپوشیدست اکنون بر تو نیز2060
Gülerek “Ey aziz, bu sır, şimdi sana gizli mi ki?
بر دلی کو در تحیر با خداست ** کی شود پوشیده راز چپ و راست
Allah’a ulaşıp hayrete varan bir gönle solun, sağın sırları gizli kalabilir mi?” dediler.
گفتم ار سوی حقایق بشکفند ** چون ز اسم حرف رسمی واقفند
Yine kendi kendime bunlar hakikatlere ermişler, hakikatler âlemine ulaşmışlar, âlâ… Fakat bu surete ait ismi, bu surete ait harfi nasıl biliyorlar, dedim.
گفت اگر اسمی شود غیب از ولی ** آن ز استغراق دان نه از جاهلی
İçlerinden biri “Velî, bir adı bilmezse bil ki bu istiğraktan ileri gelen bir şeydir, cahillikten değil” dedi.
بعد از آن گفتند ما را آرزوست ** اقتدا کردن به تو ای پاک دوست
Ondan sonra bana “Ey temiz dost, biz namazda sana uymak istiyoruz” dediler.
گفتم آری لیک یک ساعت که من ** مشکلاتی دارم از دور زمن2065
Peki dedim, fakat bir an müsaade edin zamanın devrine ait müşküllerim var.
تا شود آن حل به صحبتهای پاک ** که به صحبت روید انگوری ز خاک
Temiz sohbetinizle o müşküller hal olsun. Topraktan üzüm bile sohbetle biter.
دانهی پرمغز با خاک دژم ** خلوتی و صحبتی کرد از کرم
İçi dolu olan tane kara toprağa ulaşır, toprakta halvet eder, toprakta sohbet eder,
خویشتن در خاک کلی محو کرد ** تا نماندش رنگ و بو و سرخ و زرد
Kendisini toprakta tamamıyla mahveder; nihayet ne sarı, ne kırmızı rengi kalır, kokusu da mahvolur da,
از پس آن محو قبض او نماند ** پرگشاد و بسط شد مرکب براند
Tamamıyla mahvolur kabza eriştikten sonra kol kanat açar, basta erişir, atını sürmeye başlar.
پیش اصل خویش چون بیخویش شد ** رفت صورت جلوهی معنیش شد2070
Aslının önünde varlığından geçince suret ortadan gider, manası cilvelenir.
سر چنین کردند هین فرمان تراست ** تف دل از سر چنین کردن بخاست
Hüküm senin diye baş eğdiler. Onların bu baş eğmelerinden öyle hararetlendim, gönlümden öyle bir ateş çıktı ki!
ساعتی با آن گروه مجتبی ** چون مراقب گشتم و از خود جدا
Bir zaman o seçilmiş kişilerle murakabeye daldım, kendimden geçtim.