ز آرزوی ناقه صد فاقه برو ** مینماید کوه پیشش تار مو
Dişi deve arzusuyla yüzlerce zahmet ve açlık çeker. Hatta dağ bile ona bir kıl gelir!
در الست آنکو چنین خوابی ندید ** اندرین دنیا نشد بنده و مرید
Elest âleminde böyle bir rüya görmeyen bu dünyada ne kul olur, ne mürit!
ور بشد اندر تردد صد دله ** یک زمان شکرستش و سالی گله
Olsa bile gönlünde yüzlerce tereddüt vardır. Bir an şükrederse bir yıl şikâyet eder.
پای پیش و پای پس در راه دین ** مینهد با صد تردد بی یقین2355
Din yolunda yüzlerce tereddütle ve inanmayarak öne doğru bir adım atarsa öbür adımı arda doğru gider.
وامدار شرح اینم نک گرو ** ور شتابستت ز الم نشرح شنو
Bunu da ileride anlatırım, borcum olsun… Eğer öğrenmekte acele ediyorsan “Elemneşrah” suresini oku!
چون ندارد شرح این معنی کران ** خر به سوی مدعی گاو ران
Bu manayı etraflıca anlatmaya kalkışsam ne haddi vardır, ne kenarı. Yürü öküzünü dâva edene doğru eşek sür!
گفت کورم خواند زین جرم آن دغا ** بس بلیسانه قیاسست ای خدا
Adam dedi ki: “Yarabbi, bu suç yüzünden şu azgın adam, bana kör dedi. Bu ne iblisçe bir kıyas Yarabbi?
من دعا کورانه کی میکردهام ** جز به خالق کدیه کی آوردهام
Ben ne vakit körcesine dua ettim. Allah’tan başka kime ihtiyacımı söyledim?
کور از خلقان طمع دارد ز جهل ** من ز تو کز تست هر دشوار سهل2360
Kör, bilgisizlikle halktan bir şeyler umar. Ben senden umuyorum… Her güç şey sana kolaydır.
آن یکی کورم ز کوران بشمرید ** او نیاز جان و اخلاصم ندید
Asıl kör kendisi ki beni kör saydı, canla başla niyaz ettiğimi görmedi bile!
کوری عشقست این کوری من ** حب یعمی و یصمست ای حسن
Benim bu körlüğüm, aşk körlüğüdür. Güzelim, sevdiği şey, insanı kör ve sağır yapar derler ya… bu körlük, o körlüktür.
کورم از غیر خدا بینا بدو ** مقتضای عشق این باشد نکو
Allah’tan başkasını görmüyorum, fakat onu görüyorum. Aşkımın muktezası da bu değil midir? Söyle.
تو که بینایی ز کورانم مدار ** دایرم برگرد لطفت ای مدار
Yarabbi, sen görmektesin, beni sen de kör sanma. Senin lütfunun etrafında dönüp dolaşmaktayım, ey lütfunun etrafında dönüp dolaştığım, ey kendisinden ayrılmadığım Allah!
آنچنانک یوسف صدیق را ** خواب بنمودی و گشتش متکا2365
Yusuf-ı Sıddıyk’a rüya gösterdin da ona güvendi.
مر مرا لطف تو هم خوابی نمود ** آن دعای بیحدم بازی نبود
Onun gibi lütfun bana da bir rüya gösterdi. O sonsuz dualarım oyuncak değildi ya!
مینداند خلق اسرار مرا ** ژاژ میدانند گفتار مرا
Fakat halk, benim sırlarımı bilmiyor da sözlerimi saçma sanıyor.
حقشان است و کی داند راز غیب ** غیر علام سر و ستار عیب
Hakları da var. Gayb sırrını, sırları adamakıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Allah’tan başka kim bilebilir ki?”
خصم گفتش رو به من کن حق بگو ** رو چه سوی آسمان کردی عمو
Düşmanı dedi ki. “Amca, neye yüzünü göğe çeviriyorsun? Bana çevir de doğru söyle!
Delirdin mi ki böyle hatalara düşüyor, aşktan, Allah’a yakınlıktan dem vuruyorsun?
با کدامین روی چون دلمردهای ** روی سوی آسمانها کردهای
Sen, gönlü ölmüş bilirsin... Hangi yüzle yüzünü göklere tutuyorsun?”
غلغلی در شهر افتاده ازین ** آن مسلمان مینهد رو بر زمین
Bu hâdise yüzünden şehre bir velveledir düştü. O Müslümansa,
کای خدا این بنده را رسوا مکن ** گر بدم هم سر من پیدا مکن
“Yarabbi, bu kulunu rezil etme. Kötülük yaptıysam bile sırrımı halka açma.
تو همیدانی و شبهای دراز ** که همیخواندم ترا با صد نیاز
Biliyorum, uzun gecelerde yüzlerce tazarrula sana niyaz edip durdum.
پیش خلق این را اگر خود قدر نیست ** پیش تو همچون چراغ روشنیست2375
Halka karşı bunun hiçbir kadri, hiçbir kıymeti yok, onlar bilmez bunu; fakat senin yanında aydın bir mum gibi… Sana aşikâr ” diye niyaz etmekte, yüzünü yerlere vurmaktaydı.
شنیدن داود علیه السلام سخن هر دو خصم وسال کردن از مدعی علیه
Davud aleyhisselâm’ın iki hasmın da sözlerini dinlemesi ve dâva edileni sorguya çekmesi
چونک داود نبی آمد برون ** گفت هین چونست این احوال چون
Davut Peygamber, evinden dışarı çıkınca “Bu ne, ne var, ne oldu” dedi.