کورم از غیر خدا بینا بدو ** مقتضای عشق این باشد نکو
Allah’tan başkasını görmüyorum, fakat onu görüyorum. Aşkımın muktezası da bu değil midir? Söyle.
تو که بینایی ز کورانم مدار ** دایرم برگرد لطفت ای مدار
Yarabbi, sen görmektesin, beni sen de kör sanma. Senin lütfunun etrafında dönüp dolaşmaktayım, ey lütfunun etrafında dönüp dolaştığım, ey kendisinden ayrılmadığım Allah!
آنچنانک یوسف صدیق را ** خواب بنمودی و گشتش متکا2365
Yusuf-ı Sıddıyk’a rüya gösterdin da ona güvendi.
مر مرا لطف تو هم خوابی نمود ** آن دعای بیحدم بازی نبود
Onun gibi lütfun bana da bir rüya gösterdi. O sonsuz dualarım oyuncak değildi ya!
مینداند خلق اسرار مرا ** ژاژ میدانند گفتار مرا
Fakat halk, benim sırlarımı bilmiyor da sözlerimi saçma sanıyor.
حقشان است و کی داند راز غیب ** غیر علام سر و ستار عیب
Hakları da var. Gayb sırrını, sırları adamakıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Allah’tan başka kim bilebilir ki?”
خصم گفتش رو به من کن حق بگو ** رو چه سوی آسمان کردی عمو
Düşmanı dedi ki. “Amca, neye yüzünü göğe çeviriyorsun? Bana çevir de doğru söyle!
Delirdin mi ki böyle hatalara düşüyor, aşktan, Allah’a yakınlıktan dem vuruyorsun?
با کدامین روی چون دلمردهای ** روی سوی آسمانها کردهای
Sen, gönlü ölmüş bilirsin... Hangi yüzle yüzünü göklere tutuyorsun?”
غلغلی در شهر افتاده ازین ** آن مسلمان مینهد رو بر زمین
Bu hâdise yüzünden şehre bir velveledir düştü. O Müslümansa,
کای خدا این بنده را رسوا مکن ** گر بدم هم سر من پیدا مکن
“Yarabbi, bu kulunu rezil etme. Kötülük yaptıysam bile sırrımı halka açma.
تو همیدانی و شبهای دراز ** که همیخواندم ترا با صد نیاز
Biliyorum, uzun gecelerde yüzlerce tazarrula sana niyaz edip durdum.
پیش خلق این را اگر خود قدر نیست ** پیش تو همچون چراغ روشنیست2375
Halka karşı bunun hiçbir kadri, hiçbir kıymeti yok, onlar bilmez bunu; fakat senin yanında aydın bir mum gibi… Sana aşikâr ” diye niyaz etmekte, yüzünü yerlere vurmaktaydı.
شنیدن داود علیه السلام سخن هر دو خصم وسال کردن از مدعی علیه
Davud aleyhisselâm’ın iki hasmın da sözlerini dinlemesi ve dâva edileni sorguya çekmesi
چونک داود نبی آمد برون ** گفت هین چونست این احوال چون
Davut Peygamber, evinden dışarı çıkınca “Bu ne, ne var, ne oldu” dedi.
مدعی گفت ای نبی الله داد ** گاو من در خانه او در فتاد
Dâvacı dedi ki: “Ey Allah’ın peygamberi, imdat et. Öküzüm, bu adamın evine girmiş,
کشت گاوم را بپرسش که چرا ** گاو من کشت او بیان کن ماجرا
O da onu kesmiş. Neden benim öküzümü kesmiş sor da söylesin.”
گفت داودش بگو ای بوالکرم ** چون تلف کردی تو ملک محترم
Davut, “Ey kerem sahibi, neden sana haram olan o öküzü kestin?
هین پراکنده مگو حجت بیار ** تا به یک سو گردد این دعوی و کار2380
Yalnız saçma sapan söyleme, delil göster de bu dâva görülsün, bitsin” dedi.
گفت ای داود بودم هفت سال ** روز و شب اندر دعا و در سال
Adam dedi ki: “Ey Davut, yedi yıldır gece gündüz dua etmekte, Allah’tan,
این همیجستم ز یزدان کای خدا ** روزیی خواهم حلال و بی عنا
Yarabbi, helâl ve zahmetsiz bir rızık istiyorum, diye niyazda bulunmaktayım.
مرد و زن بر ناله من واقفاند ** کودکان این ماجرا را واصفاند
Erkek kadın… Herkes feryadımı bilir, hatta çocuklar bile bunu söyler, anlatırlar.
تو بپرس از هر که خواهی این خبر ** تا بگوید بی شکنجه بی ضرر
Kime istersen sor, derhal söyleyiversin.
هم هویدا پرس و هم پنهان ز خلق ** که چه میگفت این گدای ژندهدلق2385
Halktan hem gizli sor, hem de aşikâre… Bak, bu eski hırkalı yoksul neler söylüyor, nasıl dua ediyordu, anla,
بعد این جمله دعا و این فغان ** گاوی اندر خانه دیدم ناگهان
Bu dualardan, bu feryatlardan sonra bir de baktım ki evime bir öküz girivermiş.
چشم من تاریک شد نه بهر لوت ** شادی آن که قبول آمد قنوت
Gözüm karardı. Ama lokma için değil, duam kabul edildi diye sevindim hani.