-
بلک رزقی از خداوند بهشت ** بیصداع باغبان بی رنج کشت
- Hatta bahçıvanın lâflarıyla başın ağrımadan ekmek zahmetine düşmeden cennetin sahibinden rızıklanasın.
-
زانک نفع نان در آن نان داد اوست ** بدهدت آن نفع بی توسیط پوست
- Çünkü ekmekteki fayda ve lezzet, Allah ihsanıdır. Dilerse sana o faydalı kabuğu, yani ekmeği vasıta etmeksizin de verir.
-
ذوق پنهان نقش نان چون سفرهایست ** نان بی سفره ولی را بهرهایست
- Ekmeğin sureti, ekmekteki faydaya, zevk ve lezzete bir sofradır. Fakat sofrasız ekmek yemek, velinin harcıdır.
-
رزق جانی کی بری با سعی و جست ** جز به عدل شیخ کو داود تست
- Can rızkını senin Davud’un olan şeyhin himmeti olmadıkça nasıl olur da çalışıp çabalamayla elde edebilirsin?
-
نفس چون با شیخ بیند کام تو ** از بن دندان شود او رام تو 2545
- Nefis şeyhle adım attığını, ona uyduğunu görürse zorla sana râm olur.
-
صاحب آن گاو رام آنگاه شد ** کز دم داود او آگاه شد
- Öküz sahibi de Davud’un sözünü anlayınca râm oldu.
-
عقل گاهی غالب آید در شکار ** برسگ نفست که باشد شیخ یار
- Şeyh sana dost oldu mu avda aklın, köpek nefse galip olur.
-
نفس اژدرهاست با صد زور و فن ** روی شیخ او را زمرد دیده کن
- Nefis, yüzlerce hile, Hud’a sahibi bir ejderhadır. Fakat şeyhin yüzü, o ejderhanın gözüne karşı tutulan bir zümrüttür.
-
گر تو صاحب گاو را خواهی زبون ** چون خران سیخش کن آن سو ای حرون
- Öküz sahibini zebun etmek istersen onu eşekler gibi bizle, o tarafa sür be hoyrat adam!
-
چون به نزدیک ولی الله شود ** آن زبان صد گزش کوته شود 2550
- Nefis, Allah velisine, yaklaşırsa dili yüz arşın kısalır.
-
صد زبان و هر زبانش صد لغت ** زرق و دستانش نیاید در صفت
- Onun yüz dili vardır, her dilinde yüz lûgat, hilesi, riyası anlatılamaz ki!
-
مدعی گاو نفس آمد فصیح ** صد هزاران حجت آرد ناصحیح
- Öküz nefsi dâva eden fasih sözler söyledi, yüz binlerce doğru olmayan delil getirdi.
-
شهر را بفریبد الا شاه را ** ره نتاند زد شه آگاه را
- Bütün şehri kandırdı, yalnız padişahı kandıramadı, o her şeyi bilen padişahın yolunu vuramadı!
-
نفس را تسبیح و مصحف در یمین ** خنجر و شمشیر اندر آستین
- Nefsin sağ elinde tespih ve Kur’an vardır ama yerinde de hançer ve kılıç gizlidir.
-
مصحف و سالوس او باور مکن ** خویش با او همسر و همسر مکن 2555
- Onun mushafına, onun riyasına kanma… Kendini onunla sırdaş, haldaş yapma!
-
سوی حوضت آورد بهر وضو ** واندر اندازد ترا در قعر او
- Seni aptes al diye havuzun kenarına getirir de havuza, suyun ta dibine atıverir!
-
عقل نورانی و نیکو طالبست ** نفس ظلمانی برو چون غالبست
- Akıl, nuranî ve iyi bir hak ve hakikat arayıcısıyken neden zulmanî nefis ona galip oluyor.
-
زانک او در خانه عقل تو غریب ** بر در خود سگ بود شیر مهیب
- Neden mi? Nefis, kendi evinde, kendi yurdunda… Akılsa garip! Köpek bile kapısında korkunç bir aslan kesilir!
-
باش تا شیران سوی بیشه روند ** وین سگان کور آنجا بگروند
- Hele sabret, aslanlar ormana gitsinler. Bu kör köpekler, o vakit onlara inanırlar.
-
مکر نفس و تن نداند عام شهر ** او نگردد جز بوحی القلب قهر 2560
- Şehirli, nefsin hilesini, tenin düzenini ne bilsin? O ancak kalbe gelen vahiyle kahredilebilir.
-
هر که جنس اوست یار او شود ** جز مگر داود کان شیخت بود
- Kim onun cinsiyse ona dost olur. Ancak şeyhin olan Davut müstesna!
-
کو مبدل گشت و جنس تن نماند ** هر که را حق در مقام دل نشاند
- Çünkü o varlığını tebdil etmiştir. Allah, kimi gönül makamına vasıl ederse o kişide ten cinsiyeti kalmaz.
-
خلق جمله علتیاند از کمین ** یار علت میشود علت یقین
- Halk, umumiyetle bu cihan içinde illetlidir. İllet, şüphe yok ki illete dosttur.
-
هر خسی دعوی داودی کند ** هر که بی تمییز کف در وی زند
- Her aşağılık kişi Davutluk dâvasına kalkışır. Anlamayan kişiler de ona yapışır.
-
از صیادی بشنود آواز طیر ** مرغ ابله میکند آن سوی سیر 2565
- Ahmak kuş, avcıdan kuş sesi duyar da o tarafa uçar gider.