این حروف حالهات از نسخ اوست ** عزم و فسخت هم ز عزم و فسخ اوست
Bu halden hale giriş harflerin, onun yazıp bozmasından meydana gelmekte… bir işe niyetin, yahut bir şeyden vazgeçmen de onun iradesiyle, onun takdiriyle!
جز نیاز و جز تضرع راه نیست ** زین تقلب هر قلم آگاه نیست
Niyazdan, yalvarıp yakarmadan başka yol yok… bu değişmeyi, bu halden hale girmeyi her kalem bilmez.
این قلم داند ولی بر قدر خود ** قدر خود پیدا کند در نیک و بد
Bilsen bile kendi miktarınca, kendi haddince bilir… iyi de kendi kadrini izhar eder, kötüde de!
آنچ در خرگوش و پیل آویختند ** تا ازل را با حیل آمیختند
Sebâlılar, tavşanla fil hikâyesini misal getirmeye kalkıştılar ama ezelî sırrı hilelerle karıştırmaya yeltendiler.
بیان آنک هر کس را نرسد مثل آوردن خاصه در کار الهی
Herkes, misal getiremez, hele bu misal, Allah işine ait olursa
کی رسدتان این مثلها ساختن ** سوی آن درگاه پاک انداختن2785
Bu misalleri düzüp koşmak, o tertemiz tapıya affetmeye kalkışmak sizin haddiniz mi,
آن مثل آوردن آن حضرتست ** که بعلم سر و جهر او آیتست
Misal getirmek, Allah’ın, bir de onun gizli ve aşikâr bilgisine bir delil olan kişinin hakkıdır.
تو چه دانی سر چیزی تا تو کل ** یا به زلفی یا به رخ آری مثل
Sen herhangi bir şeyin sırrını ne bilirin? Kafan kel iken saça, yüze ait nasıl misal getirebilirsin?
موسیی آن را عصا دید و نبود ** اژدها بد سر او لب میگشود
Musa bile sopayı, alelâde bir sopa gördü ama değildi ki… o, bir ejderhaydı; sırrı, dudağını açtı da hakikatini söyledi.
چون چنان شاهی نداند سر چوب ** تو چه دانی سر این دام و حبوب
Öyle bir padişah bile bir sopanın sırrını bilemezse sen, bu tuzakla tanelerin sırrını ne bileceksin?
چون غلط شد چشم موسی در مثل ** چون کند موشی فضولی مدخل2790
Musa’nın gözü bile misal hususunda yanılırsa bir fare nasıl olur da hakikate ulaşmaya yol bulur.
آن مثالت را چو اژدرها کند ** تا به پاسخ جزو جزوت بر کند
O misal bir ejderha kesilir de cevabıyla seni paramparça eder!
این مثال آورد ابلیس لعین ** تا که شد ملعون حق تا یوم دین
İblis de bu misali getirdi de kıyamete kadar melun oldu.
این مثال آورد قارون از لجاج ** تا فرو شد در زمین با تخت و تاج
Karun da inat etti, bu misali getirdi de tacıyla, tahtıyla yere geçti.
این مثالت را چو زاغ و بوم دان ** که ازیشان پست شد صد خاندان
Sen bu getirdiğin misali kuzgun ve baykuş bil… Onların yüzünden yüzlerce ev bark yıkıldı, yerle yeksan oldu!
مثلها زدن قوم نوح باستهزا در زمان کشتی ساختن
Nuh, gemi yaparken kavminin misaller getirerek alay etmesi
نوح اندر بادیه کشتی بساخت ** صد مثلگو از پی تسخیر بتاخت2795
Nuh ovada gemi yaparken yüzlerce kişi başına üşüşüp misal getirerek alaya kalkıştılar.
در بیابانی که چاه آب نیست ** میکند کشتی چه نادان و ابلهیست
“Kuyu bile bulunmayan bir ovada gemi yapıyor, bu ne bilgisiz aptal!” dediler.
آن یکی میگفت ای کشتی بتاز ** و آن یکی میگفت پرش هم بساز
Biri diyordu ki. “Gemi, hadi yürü koş!” Öbürü diyordu ki: “Bu gemiye bir de kanat tak!”
او همیگفت این به فرمان خداست ** این بچربکها نخواهد گشت کاست
Nuh da “Ben, bunu Allah emriyle yapıyorum, bu alaylarla işime kesat gelmez” demekteydi.
حکایت آن دزد کی پرسیدند چه میکنی نیمشب در بن این دیوار گفت دهل میزنم
Bir hırsıza "Gece yarısı bu duvar dibinde ne yapıyorsun?" demeleri, hırsızın "davul çalıyorum" demesi
این مثل بشنو که شب دزدی عنید ** در بن دیوار حفره میبرید
Şu hikâyeyi dinle de bak! Hırsızlığa alışmış herifin biri bir gece bir duvarın dibini delmekteydi.
نیمبیداری که او رنجور بود ** طقطق آهستهاش را میشنود2800
Hasta ev sahibi, gece yarısı yavaş, yavaş bir tak taktır duydu.
رفت بر بام و فرو آویخت سر ** گفت او را در چه کاری ای پدر
Dama çıkıp aşağıya eğildi, hırsızı görüp “Baba, ne yapıyorsun?
خیر باشد نیمشب چه میکنی ** تو کیی گفتا دهلزن ای سنی
Hayırdır, inşallah… Gece yarısı ne ediyorsun, kim sen” dedi. Hırsız “Davulcuyum azizim” diye cevap verdi.
در چه کاری گفت میکوبم دهل ** گفت کو بانگ دهل ای بوسبل
Adam “Peki, burada ne yapıyorsun?” deyince hırsız “Davul çalıyorum” dedi. Ev sahibi dedi ki: “Be adam, davul sesi hani?”
گفت فردا بشنوی این بانگ را ** نعره یا حسرتا وا ویلتا
Hırsız “Dur hele, sesini yarın duyarsın eyvahlar olsun! Dediğin zaman kulağına dank eder!”
آن دروغست و کژ و بر ساخته ** سر آن کژ را تو هم نشناخته2805
Kelîle’ de ki o hikâye de yalan, saçma, düzme… Fakat o saçma hikâyenin ne demek olduğunu, o hikâyenin maksadının anlamadın ki!
جواب آن مثل کی منکران گفتند از رسالت خرگوش پیغام به پیل از ماه آسمان
Münkirlerin söyledikleri tavşanın aya elçilik ederek file haber getirmesi hikâyesinin hakikati