آن یکی در مرغزار و جوی آب ** و آن یکی پهلوی او اندر عذاب
Birisi çayırlıkta, çimenlikte akarsu kıyısında… Onun yanı başındaki de azap içinde!
او عجب مانده که ذوق این ز چیست ** و آن عجب مانده که این در حبس کیست
Azap çeken, öbürüne bakar da “Bu zevk neden ki?” diye şaşırır kalır… Bu da meşakkat çekeni görür de “Acaba bunu kim hapsetmiş ki?” diye hayretlere düşer.
هین چرا خشکی که اینجا چشمه هاست ** هین چرا زردی که اینجا صد دواست
Zevk içinde olan azap çekene “Kendine gel… Neden böyle perişansın? Bak, burada ne güzel kaynaklar var. Neden böyle benzin sararmış? Burada yüzlerce deva var...
همنشینا هین در آ اندر چمن ** گوید ای جان من نیارم آمدن
Arkadaş, gafil olma, bu çimenliğe gel!” der. Fakat öbürü “Canım efendim… Gelemiyorum ki!” diye cevap verir.
حکایت امیر و غلامش کی نماز باره بود وانس عظیم داشت در نماز و مناجات با حق
Bir beyle namaza düşkün olan ve namazdan, Allah’a niyaz etmeden zevk alan kölesi
میرشد محتاج گرمابه سحر ** بانگ زد سنقر هلا بردار سر 3055
Bir bey, hamama gitme lüzumunu duydu… Seher çağı, kölesine “Sungu, uyan başını kaldır.
طاس و مندیل و گل از التون بگیر ** تابه گرمابه رویم ای ناگزیر
Hamam tasını, peştamalı, havluyu, kili, Altın’dan al da hamama gidelim, haydi” diye seslendi.
سنقر آن دم طاس و مندیلی نکو ** برگرفت و رفت با او دو بدو
Sungur, hamam tasıyla iyi bir peştamal ve havlu aldı. Beraberce yola düştüler.
مسجدی بر ره بد و بانگ صلا ** آمد اندر گوش سنقر در ملا
Yolda bir mescit vardı. Ezanda okunmaktaydı. Sungur ezan sesini duydu.
بود سنقر سخت مولع در نماز ** گفت ای میر من ای بندهنواز
Namaza pek düşkündü. Dedi ki: “Ey kuluna iltifatlarda, ihsanlarda bulunan beyim,
تو برین دکان زمانی صبرکن ** تا گزارم فرض و خوانم لم یکن 3060
Sen şu dükkânda birazcık otur da ben namazı kılıvereyim.”
چون امام و قوم بیرون آمدند ** ازنماز و وردها فارغ شدند
Bey, dükkânda oturdu. İmamla cemaat namazı kılıp camiden çıktılar.
سنقر آنجا ماند تا نزدیک چاشت ** میر سنقر را زمانی چشم داشت
Sungur kuşluk çağına kadar içerde kaldı. Bey, bir müddet bekledi.
گفت ای سنقر چرا نایی برون ** گفت مینگذاردم این ذو فنون
“Sungur, neye dışarı çıkmıyorsun?” diye seslendi. Sungur, içerden “Efendim, koyuvermiyorlar.
صبر کن نک آمدم ای روشنی ** نیستم غافل که در گوش منی
Birazcık daha sabret, şimdi geliyorum. Beni beklemekte olduğunu biliyorum, unutmadım” dedi.
هفت نوبت صبر کرد و بانگ کرد ** تاکه عاجز گشت از تیباش مرد 3065
Bey, tam yedi kere seslendi, bekledi, bekledi, seslendi. Nihayet Sungur’un bu cilvesinden usandı, âciz kaldı, sabrı tükendi.
پاسخش این بود مینگذاردم ** تا برون آیم هنوز ای محترم
Sungur, beyin her seslenişinde “Efendim, dışarı çıkacağım ama daha koyuvermiyorlar” diyordu.
گفت آخر مسجد اندر کس نماند ** کیت وا میدارد آنجا کت نشاند
Bey “Yahu, mescitte kimse kalmadı koyvermeyen kim, seni orada kim tutuyor?” diye bağırdı.
گفت آنک بستهاستت از برون ** بسته است او هم مرا در اندرون
Sungur dedi ki: “Seni dışardan içeriye sokmayan yok mu? İşte beni de içerden dışarıya çıkarmayan o.
آنک نگذارد ترا کایی درون ** میبنگذارد مرا کایم برون
Sana içeri girmeye izin vermeyen, benim de dışarı çıkmama mâni olmakta.
آنک نگذارد کزین سو پا نهی ** او بدین سو بست پای این رهی 3070
Senin bu tarafa adım atmana müsaade etmeyen benim de dışarıya adım atmama mâni oluyor!”
ماهیان را بحر نگذارد برون ** خاکیان را بحر نگذارد درون
Balıkları karaya çıkarmayan deniz, karadakileri de denize sokmamakta.
اصل ماهی آب و حیوان از گلست ** حیله و تدبیر اینجا باطلست
Balığın aslı sudan, öbür hayvanların aslı topraktan.
قفل زفتست و گشاینده خدا ** دست در تسلیم زن واندر رضا
Bu işte hile ve düzene başvurmanın, tedbirlere girişmenin faydası yok ki!
ذره ذره گر شود مفتاحها ** این گشایش نیست جز از کبریا
Kilit pek kuvvetli, açıcıda Allah. Teslimiyete yapışa gör, rıza göster!
چون فراموشت شود تدبیر خویش ** یابی آن بخت جوان از پیر خویش 3075
Tedbirini unuttun mu pirinden o taze bahtı bulur, devlete erişirsin.