لیک گر در ده به گوشه یک کسست ** های هویی که برآوردم بسست
Fakat köyün bir bucağında tek bir adam bile varsa bu hayhuyum kâfidir, o anlatmıştır ya, yeter!
مستحق شرح را سنگ و کلوخ ** ناطقی گردد مشرح با رسوخ
Anlatılması icap eden şeyi taşlar, kerpiçler bile dile gelir de anlayana adamakıllı anlatır!
بیان آنک حق تعالی هرچه داد و آفرید از سماوات و ارضین و اعیان و اعراض همه باستدعاء حاجت آفرید خود را محتاج چیزی باید کردن تا بدهد کی امن یجیب المضطر اذا دعاه اضطرار گواه استحقاقست
Allah, göklerden, yerlerden, ârazdan, âyandan ne verdi ve ne yarattıysa hepsini de ihtiyaca karşılık olarak vermiş, yaratmıştır. Bir şeye muhtaç olmalı, o ihtiyacı elde etmeli ki Allah ihsan etsin. “Allah, bunalan kişinin duasını kabul eder.” Bunalma, bir şeye hak kazanmış olmaya şahittir.
آن نیاز مریمی بودست و درد ** که چنان طفلی سخن آغاز کرد
Küçücük bir çocuk olan İsa’yı dile getirip konuşturan, Meryem’in derde düşüp niyaz etmesidir.
جزو او بی او برای او بگفت ** جزو جزوت گفت دارد در نهفت3205
Meryem’in cüz’ü olan İsa, Meryem’in diliyle değil, kendi diliyle onun yerine söz söyledi. Senin cüz’ünün cüz’ü de gizlice söz söyler durur.
دست و پا شاهد شوندت ای رهی ** منکری را چند دست و پا نهی
A kişi, elin, ayağın sana şahit olur. Niceye bir münkirliğe el sunacak, ayak atacaksın?
ور نباشی مستحق شرح و گفت ** ناطقهی ناطق ترا دید و بخفت
Anlatılanı anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür anlar… Yatar, uyur!
هر چه رویید از پی محتاج رست ** تا بیابد طالبی چیزی که جست
Arayan, aradığını bulsun diye yerden ne biterse ihtiyaç sahibi için biter
حق تعالی گر سماوات آفرید ** از برای دفع حاجات آفرید
Allah, gökleri yarattıysa ihtiyaçları gidersin diye yarattı.
هر کجا دردی دوا آنجا رود ** هر کجا فقری نوا آنجا رود3210
Nerede dert varsa deva oraya gider, nerde yoksulluk varsa nimet oraya varır.
هر کجا مشکل جواب آنجا رود ** هر کجا کشتیست آب آنجا رود
Müşkül neredeyse cevap oradadır, gemi neredeyse su orada!
آب کم جو تشنگی آور بدست ** تا بجوشد آب از بالا و پست
Suyu az ara, susuzluğu elde et de sular yukardan da coşsun, aşağıdan da fışkırsın!
تا نزاید طفلک نازک گلو ** کی روان گردد ز پستان شیر او
Boğazcağızı nazik yavrucak doğmasaydı onu besleyecek süt nasıl olur da memeden akardı?
رو بدین بالا و پستیها بدو ** تا شوی تشنه و حرارت را گرو
Yürü, bu inişlerde, bu yokuşlarda koş da susa hararetlen!
بعد از آن بانگ زنبور هوا ** بانگ آب جو بنوشی ای کیا3215
Ey ulu er, ondan sonra havadaki arı(gibi) bulutlardaki ırmakların sesini iç!
حاجت تو کم نباشد از حشیش ** آب را گیری سوی او میکشیش
İhtiyacın, otlardan, sebzelerden az mı ki suyun önünü keser, sebzelere akıtırsın…
گوش گیری آب را تو میکشی ** سوی زرع خشک تا یابد خوشی
Suyun kulağını çeker, kurumuş nebatlar yeşersin, gelişsin diye o tarafa yürütürsün.
زرع جان را کش جواهر مضمرست ** ابر رحمت پر ز آب کوثرست
Cevherleri gizli olan can ekinleri için de Kevser suyuyla dolu rahmet bulutları var. Susuz kal, susa da sana “Onları Rableri sular” hitabı gelsin…
تا سقاهم ربهم آید خطاب ** تشنه باش الله اعلم بالصواب
Allah, doğrusunu daha iyi bilir!
آمدن آن زن کافر با طفل شیرخواره به نزدیک مصطفی علیه السلام و ناطق شدن عیسیوار به معجزات رسول صلی الله علیه و سلم
Kâfir karısının, süt emer çocuğuyla Mustafa aleyhisselâm’ın yanına gelmesi ve çocuğun, Rasûl sallallâhu aleyhi vesellem’in mucizesiyle İsa gibi dile gelip konuşması
هم از آن ده یک زنی از کافران ** سوی پیغامبر دوان شد ز امتحان3220
Yine o köyden bir kâfir karısı Peygamber’i sınamak için koşa koşa,
پیش پیغامبر در آمد با خمار ** کودکی دو ماه زن را بر کنار
Eşeğiyle beraber yanına geldi, kucağında da iki aylık bir çocuk vardı.
گفت کودک سلم الله علیک ** یا رسول الله قد جنا الیک
Çocuk, Peygamber’e “Allah, sana selâm söyledi Ya Rasûllâllah, sana geldik işte” dedi.
مادرش از خشم گفتش هی خموش ** کیت افکند این شهادت را بگوش
Anası kızgınlıkla “Sus be, bu şahadeti kulağına kim üfürdü?
این کیت آموخت ای طفل صغیر ** که زبانت گشت در طفلی جریر
A yumurcak, bunu sana kim söyledi de böyle dilin açıldı, söyleyip duruyorsun?” dedi.
گفت حق آموخت آنگه جبرئیل ** در بیان با جبرئیلم من رسیل3225
Çocuk dedi ki: “Evvelâ Allah, sonra da Cebrail! Ben, bu sözde Cebrail’e ahenk uyduruyorum.“
گفت کو گفتا که بالای سرت ** مینبینی کن به بالا منظرت
Kadın “Nerede Cebrail?” deyince çocuk dedi ki: “Nah; başının üstünde. Görmüyor musun? Kafanı kaldır da bir yukarıya bak!