پرسیدن معشوقی از عاشق غریب خود کی از شهرها کدام شهر را خوشتر یافتی و انبوهتر و محتشمتر و پر نعمتتر و دلگشاتر
Bir mâşukun, garip âşığına “Şehirlerden hangi şehri daha güzel buldun, Hangi şehir daha kalabalık, daha büyük? Hangi şehrin nimetleri daha bol, hangi şehir daha ziyade iç açıcı” diye sorması
گفت معشوقی به عاشق کای فتی ** تو به غربت دیدهای بس شهرها
Bir güzel, âşığına dedi ki: Yiğidim, gurbette birçok şehirler gördün.
پس کدامین شهر ز آنها خوشترست ** گفت آن شهری که در وی دلبرست
Hangi şehir daha ziyade hoşuna gitti. Âşık, “Sevgilinin oturduğu şehir”
هرکجا باشد شه ما را بساط ** هست صحرا گر بود سم الخیاط3810
Padişahımız, nereye yaygısını yayar, oturursa orası, iğne deliği kadar dar bile olsa bize sahra gelir.
هر کجا که یوسفی باشد چو ماه ** جنتست ارچه که باشد قعر چاه
Ay gibi Yusuf neredeyse orası, kuyunun dibi bile olsa cennettir.” dedi.
منع کردن دوستان او را از رجوع کردن به بخارا وتهدید کردن و لاابالی گفتن او
Dostlarının, Buhara’ya gitme diye âşığı menetmeleri ve hiçbir şeye aldırış etmeksizin ulu orta sözler söyleme diyerek tehdit eylemeleri
گفت او را ناصحی ای بیخبر ** عاقبت اندیش اگر داری هنر
O âşığa da öğütçünün biri dedi ki: “Ey bihaber, aklın varsa işin sonunu düşün.
درنگر پس را به عقل و پیش را ** همچو پروانه مسوزان خویش را
Aklını başına devşir de işin önüne, sonuna dikkat et. Pervane gibi kendini yakıp yandırma!
چون بخارا میروی دیوانهای ** لایق زنجیر و زندانخانهای