-
مرغ مرده مضطر اندر وصل و بین ** خواندهای القلب بین اصبعین
- O ölü kuş vuslat ve firkat arasında ihtiyarsız bir haldedir. “Kalp, Allah’ın iki parmağı arasındadır” hadisini okumadın mı?
-
مرغ مردهش را هر آنک شد شکار ** چون ببیند شد شکار شهریار
- Ölü kuşa avlanan dikkat ederse görür ki padişaha avlanmıştır.
-
هر که او زین مرغ مرده سر بتافت ** دست آن صیاد را هرگز نیافت
- Bu ölü kuştan baş çeken, asla avcının elini bulamaz!
-
گوید او منگر به مرداری من ** عشق شه بین در نگهداری من
- Ölü kuş der ki: benim murdarlığıma bakma padişahın bana olan aşkına bak... Bak da beni nasıl görüp gözetmekte, bir gör!
-
من نه مردارم مرا شه کشته است ** صورت من شبه مرده گشته است 1060
- Ben pis değilim... Beni padişah öldürdü; suretim, ölüye benzedi.
-
جنبشم زین پیش بود از بال و پر ** جنبشم اکنون ز دست دادگر
- Bundan önce kanadımla uçuyordum; şimdiyse hareketim, padişahın elinden.
-
جنبش فانیم بیرون شد ز پوست ** جنبشم باقیست اکنون چون ازوست
- Fâni hareketim, derimden çıktı gitti... Şimdiki hareketim bâki, çünkü ondan!
-
هر که کژ جنبد به پیش جنبشم ** گرچه سیمرغست زارش میکشم
- Benim hareketime karşı eğri harekette bulunanı, simurg bile olsa perişan eder, ağlatır, inletir, öldürürüm!
-
هین مرا مرده مبین گر زندهای ** در کف شاهم نگر گر بندهای
- Diriysen aklını başına topla da beni ölü görme... Kulsan benim padişah elinde olduğumu gör!
-
مرده زنده کرد عیسی از کرم ** من به کف خالق عیسی درم 1065
- İsa, keremiyle ölüyü diriltti... Hâlbuki ben, İsa’yı yaratanın elindeyim.
-
کی بمانم مرده در قبضهی خدا ** بر کف عیسی مدار این هم روا
- Allah elinde oldukça hiç ölü kalır mıyım? İsa’nın elinde bile olsam buna imkân yok!
-
عیسیام لیکن هر آنکو یافت جان ** از دم من او بماند جاودان
- İsa’yım ama nefesimden can bulan bir daha ölmez, ebediyen diri kalır.
-
شد ز عیسی زنده لیکن باز مرد ** شاد آنکو جان بدین عیسی سپرد
- İsa’nın nefesiyle dirilen, tekrar öldü... Fakat bu İsa’ya can verene ne mutlu!
-
من عصاام در کف موسی خویش ** موسیم پنهان و من پیدا به پیش
- Ben, Musa’mın elindeki asâyım... Musa’m gizli de ben, önünde görünüp durmaktayım.
-
بر مسلمانان پل دریا شوم ** باز بر فرعون اژدها شوم 1070
- Müslümanlara deniz üstündeki köprü kesilir, sonra da Firavuna ejderha olurum!
-
این عصا را ای پسر تنها مبین ** که عصا بیکف حق نبود چنین
- Oğul, yalnız bu asâyı görme... Allah elinde olmasa asâ, bu işleri yapamaz!
-
موج طوفان هم عصا بد کو ز درد ** طنطنهی جادوپرستان را بخورد
- Tufan dalgası da asâ kesildi... o dertte büyücülere tapanların şatafatlarını sömürüp yedi!
-
گر عصاهای خدا را بشمرم ** زرق این فرعونیان را بر درم
- Allah asâlarını saymaya kalkışsam şu Firavuna mensup olanların hilelerini yutarım ya...
-
لیک زین شیرین گیای زهرمند ** ترک کن تا چند روزی میچرند
- Fakat bırak, bu zehirli tatlı otu birkaç günceğiz otlasınlar hele!
-
گر نباشد جاه فرعون و سری ** از کجا یابد جهنم پروری 1075
- Firavun ’un mesnedi ve başlık, başbuğluk, olmasaydı cehennem nereden beslenecekti ki?
-
فربهش کن آنگهش کش ای قصاب ** زانک بیبرگاند در دوزخ کلاب
- A kasap, önce semirt de sonra kes... Çünkü cehennemdeki köpekler azıksız!
-
گر نبودی خصم و دشمن در جهان ** پس بمردی خشم اندر مردمان
- Dünyada düşmanlar olmasaydı halktaki kızgınlık yatışır, geçer giderdi!
-
دوزخ آن خشمست خصمی بایدش ** تا زید ور نی رحیمی بکشدش
- Cehennem dediğin o kızgınlıktır... Düşmanlık gerek ki yaşasın. Yoksa merhamet, onu söndürüverirdi!
-
پس بماندی لطف بیقهر و بدی ** پس کمال پادشاهی کی بدی
- O vakit kahırsız ve kötülüksüz lütuf kalırdı; bu takdirde padişahlığın kemâli nasıl zahir olurdu ki?
-
ریشخندی کردهاند آن منکران ** بر مثلها و بیان ذاکران 1080
- O münkirler, öğütçülerin sözlerine, getirdikleri misallere aldırış etmediler, onların sakallarına güldüler!