آن فرشتهی عقل چون هاروت شد ** سحرآموز دو صد طاغوت شد
Akıl meleği Harut’laşınca yüzlerce kötü kişiye sihir öğretir!
عقل جزوی را وزیر خود مگیر ** عقل کل را ساز ای سلطان وزیر
Cüz’i aklı kendine vezir yapma. Aklı küllü vezir yap padişahım.
مر هوا را تو وزیر خود مساز ** که برآید جان پاکت از نماز
Heva ve hevesini kendine vezir yapma da pak canın namazdan, niyazdan kalmasın.
کین هوا پر حرص و حالیبین بود ** عقل را اندیشه یوم دین بود1260
Çünkü bu heva ve heves, hırslarla doludur ve içinde bulunduğu hali görür... Aklın düşüncesiyse din gününün düşüncesidir.
عقل را دو دیده در پایان کار ** بهر آن گل میکشد او رنج خار
Aklın gözleri işin sonunu gözetir... Akıl, bir gül için diken zahmetini çeker durur!
که نفرساید نریزد در خزان ** باد هر خرطوم اخشم دور از آن
Fakat o gül, öyle bir güldür ki ne solar, ne de güzün dökülür... Koku almayan her kötü kişinin burnu ondan uzak olsun!
نشستن دیو بر مقام سلیمان علیهالسلام و تشبه کردن او به کارهای سلیمان علیهالسلام و فرق ظاهر میان هر دو سلیمان و دیو خویشتن را سلیمان بن داود نام کردن
Devin, Süleyman aleyhisselâm’ın makamına geçip oturması ve Süleyman aleyhisselâm işlerine benzer işler yapması, her ikisi arasında görünüp duran fark ve devin, kendisine Davut oğlu Süleyman adını takması
ورچه عقلت هست با عقل دگر ** یار باش و مشورت کن ای پدر
Aklın varsa başka bir akılla dost ol, görüş, danış!
با دو عقل از بس بلاها وا رهی ** پای خود بر اوج گردونها نهی
İki akılla birçok belâlardan kurtulur, ayağını göklerin ta yücesine korsun!
دیو گر خود را سلیمان نام کرد ** ملک برد و مملکت را رام کرد1265
Dev kendine Süleyman adını taktı, devleti elde etti, ülkeyi hükmüne aldı.
صورت کار سلیمان دیده بود ** صورت اندر سر دیوی مینمود
Süleyman’ın yaptığı işleri görmüştü, onun gibi hareket ediyordu... Fakat iç yüzden yine devliği suratına vurmakta, devliği görünüp durmaktaydı!
خلق گفتند این سلیمان بیصفاست ** از سلیمان تا سلیمان فرقهاست
Halk, bu Süleyman’da o nur o temizlik yok; Süleyman’dan Süleyman’a ne farklar var.
او چو بیداریست این همچون وسن ** همچنانک آن حسن با این حسن
O uyanıklığa benziyordu, buysa derin bir uyku gibi. Âdeta o Hasanla bu Hasan gibi aralarında pek büyük bir fark var diyordu.