-
یا کند بخل و عطاها کم دهد ** یا سخا آرد بنا موضع نهد 1445
- Çünkü o ya hasisliğe kalkışır, az verir... Yahut cömertliğe girişir, yersiz ihsanlarda bulunur!
-
شاه را در خانهی بیذق نهد ** این چنین باشد عطا که احمق دهد
- Şahı, beydak hanesine kor... Ahmak, ihsanda bulundu mu ihsanı, buna benzer işte!
-
حکم چون در دست گمراهی فتاد ** جاه پندارید در چاهی فتاد
- Hüküm, bir sapığın eline geçti mi onu mevki sanır ama hakikatte kuyuya düşmüş demektir!
-
راه نمیداند قلاووزی کند ** جان زشت او جهانسوزی کند
- Yol bilmez, kılavuzluk etmeye kalkışır... Kötü ruhu, cihanı yakar, yandırır!
-
طفل راه فقر چون پیری گرفت ** پیروان را غول ادباری گرفت
- Yokluk yolunun çocuğu, pirlik etmeye girişirse ardına düşenler, devletsizlik gulyabanisine çatarlar!
-
که بیا تا ماه بنمایم ترا ** ماه را هرگز ندید آن بیصفا 1450
- Gel de sana ayı göstereyim der ama o nursuz pirsiz, ayı hiç görmemiştir ki!
-
چون نمایی چون ندیدستی به عمر ** عکس مه در آب هم ای خام غمر
- Ömrümde ayın aksini suda bile görmemişken nasıl olurda gösterebilirsin a hamhalat, a bön!
-
احمقان سرور شدستند و ز بیم ** عاقلان سرها کشیده در گلیم
- Ahmaklar baş oldular da akıllılar başlarını kilime çektiler!
-
تفسیر یا ایها المزمل
- Yâ eyyühel Müzemmil’in tefsiri
-
خواند مزمل نبی را زین سبب ** که برون آ از گلیم ای بوالهرب
- Peygambere bu yüzden “Ey kilime bürünen, ey ürküp kaçan, kilimden çık!
-
سر مکش اندر گلیم و رو مپوش ** که جهان جسمیست سرگردان تو هوش
- Kilime baş çekme, yüzünü örtme... Çünkü âlem şaşkın bir beden, sense bu âleme akılsın!
-
هین مشو پنهان ز ننگ مدعی ** که تو داری شمع وحی شعشعی 1455
- Kendine gel de dâvaya kalkışanlardan arlanıp gizlenme... Çünkü sende vahiy mumunun nurları var!
-
هین قم اللیل که شمعی ای همام ** شمع اندر شب بود اندر قیام
- Kendine gel de geceleri kalk, çünkü ey Peygamber, mum geceleri ayakta durur!
-
بیفروغت روز روشن هم شبست ** بیپناهت شیر اسیر ارنبست
- Senin nurun olmadıkça aydın gün bile gecedir... Sana sığınmadıkça aslan bile Tavşan kesilir!
-
باش کشتیبان درین بحر صفا ** که تو نوح ثانیی ای مصطفی
- Ey Mustafa, bu nur denizinde kaptanlık et... Çünkü sen, ikinci Nuh’sun!
-
ره شناسی میبباید با لباب ** هر رهی را خاصه اندر راه آب
- Akıllılara bir yol gösterici lâzım... Hele yol, deniz yolu olursa!
-
خیز بنگر کاروان رهزده ** هر طرف غولیست کشتیبان شده 1460
- Kalk da yolu vurulmuş kervana bak... Her yanda kaptan kesilmiş gül yabanileri gör!
-
خضر وقتی غوث هر کشتی توی ** همچو روحالله مکن تنها روی
- Sen, vaktin Hızır’ısın, her geminin imdadına yetişen sensin... Ruhullah gibi yalnız yürümeyi âdet edinme!
-
پیش این جمعی چو شمع آسمان ** انقطاع و خلوت آری را بمان
- Bu topluluğun önünde gökyüzündeki ışık gibisin, güneşe benziyorsun... Bunlardan gizlenmeye, halveti bezemeye kalkışma!
-
وقت خلوت نیست اندر جمع آی ** ای هدی چون کوه قاف و تو همای
- Halvet zamanı değil topluluğa gel! Ey Peygamber, hidayet, Kaf Dağına benzer, sense Hümasın!
-
بدر بر صدر فلک شد شب روان ** سیر را نگذارد از بانگ سگان
- Dolunay, gökyüzünde geceleri yürür... Köpeklerin sesi yüzünden yürüyüşünü bırakmaz.
-
طاعنان همچون سگان بر بدر تو ** بانگ میدارند سوی صدر تو 1465
- Kınayanlar, senin dolunayına karşı köpeklere benzerler... Sana karşı ürüyüp dururlar!
-
این سگان کرند از امر انصتوا ** از سفه و عوع کنان بر بدر تو
- Bu köpekler, “Susun, dinleyin” emrine karşı sağırdırlar... Ahmaklıklarından senin dolunayına karşı hav havlayıp durmaktalar!
-
هین بمگذار ای شفا رنجور را ** تو ز خشم کر عصای کور را
- Ey şifa, hastayı terk etme... Ey şifa hastayı terk etme... Sağıra kızıp körün sopasını bırakma!
-
نه تو گفتی قاید اعمی به راه ** صد ثواب و اجر یابد از اله
- Sen demedin mi ki “Körü, yolda tutup yeden Allah’tan yüzlerce ecir alır, yüzlerce sevaba girer!
-
هر که او چل گام کوری را کشد ** گشت آمرزیده و یابد رشد
- Kim bir körü kırk adım yederse günahları bağışlanır, doğru yolu bulur!”