-
روی هر یک چون مه فاخر ببین ** چونک اول دیده شد آخر ببین 1615
- Her şeyin yüzünü güzel ve parlak ay gibi gör... Fakat evvelini gördükten sonra sonunu da seyret!
-
تا نباشی همچو ابلیس اعوری ** نیم بیند نیم نی چون ابتری
- Seyret de kör iblise dönme... o, noksan olduğundan noksan görür, bir yanı görür de bir yanı görmez!
-
دید طین آدم و دینش ندید ** این جهان دید آن جهانبینش ندید
- Âdem’in toprağını gördü de dinini görmedi... Bu âlemi gören maneviyatını görmedi.
-
فضل مردان بر زنان ای بو شجاع ** نیست بهر قوت و کسب و ضیاع
- Ey, yiğit er, erkeklerin kadınlara üstünlüğü kuvvet, kazanç ve mal mülk bakımından değildir.
-
ورنه شیر و پیل را بر آدمی ** فضل بودی بهر قوت ای عمی
- Öyle olsaydı aslan ve fil, daha kuvvetli olduğu için insandan yüce, daha üstün olurdu a kör!
-
فضل مردان بر زن ای حالیپرست ** زان بود که مرد پایان بینترست 1620
- Ey yalnız bu anı gören, erkeklerin kadınlardan üstün olması erkeğin kadına nazaran daha ziyade sonu görür olmasındandır!
-
مرد کاندر عاقبتبینی خمست ** او ز اهل عاقبت چون زن کمست
- Erkek, işin sonunu göremezse işin sonunu görenlere nazaran kadın gibi noksan sayılır!
-
از جهان دو بانگ میآید به ضد ** تا کدامین را تو باشی مستعد
- Âlemden iki zıt ses gelmektedir... Bakalım sen hangisine istidatlısın?
-
آن یکی بانگش نشور اتقیا ** وان یکی بانگش فریب اشقیا
- Bir tanesi, iyi kişilere hayattır... Öbürü kötü kişilere hile!
-
من شکوفهی خارم ای خوش گرمدار ** گل بریزد من بمانم شاخ خار
- Bir ses, ey güzel ve bana düşkün olan kişi, ben diken çiçeğiyim... Çiçek dökülür, ben kalırım; diken dalından ibaretim ben der.
-
بانگ اشکوفهش که اینک گلفروش ** بانگ خار او که سوی ما مکوش 1625
- Çiçeği, ey gül satan, gel bu yana der... Dikenin sesiyse bizim yanımıza gelmeye kalkışma der!
-
این پذیرفتی بماندی زان دگر ** که محب از ضد محبوبست کر
- Bu seslerden birini kabul ettin mi öbürünü duymazsın bile... Çünkü seven kişi, sevgiliye aykırı olan kişilerin sözlerine sağır olur!
-
آن یکی بانگ این که اینک حاضرم ** بانگ دیگر بنگر اندر آخرم
- O seslerin biri işte ben buracıktayım, hazırım der. Öbür ses de, sen benim sonuma bak der.
-
حاضریام هست چون مکر و کمین ** نقش آخر ز آینهی اول ببین
- Cihanın bozuluşu, “benim şimdiki halim biledir, pusudur... Sonumu, bir aynaya benzeyen önüme bak da gör!” der.
-
چون یکی زین دو جوال اندر شدی ** آن دگر را ضد و نا درخور شدی
- Bu iki çuvaldan birine girdin mi öbürüne zıt olur, artık ona lâyık olmazsın!
-
ای خنک آنکو ز اول آن شنید ** کش عقول و مسمع مردان شنید 1630
- Ne mutlu ona ki erlerin akıllarının duyduğu bu sesi, önceden işitti!
-
خانه خالی یافت و جا را او گرفت ** غیر آنش کژ نماید یا شگفت
- Gönül evini hangi ses boş bulursa o gelir, tutar... Artık sahibine ondan başkası ya eğri görünür yahut acayip!
-
کوزهی نو کو به خود بولی کشید ** آن خبث را آب نتواند برید
- Yeni testi sidiği emerse artık su, ondan o pisliği gideremez!
-
در جهان هر چیز چیزی میکشد ** کفر کافر را و مرشد را رشد
- Âlemde her şey, bir şeyi çekmektedir... Küfür, kâfiri, doğruluk, doğru yola götüreni!
-
کهربا هم هست و مقناطیس هست ** تا تو آهن یا کهی آیی بشست
- Kehlibar da vardır, mıknatıs da... Sen demir de olsan, saman çöpü de olsan elbette bir tuzağa düşersin!
-
برد مقناطیست ار تو آهنی ** ور کهی بر کهربا بر میتنی 1635
- Demirsen seni bir mıknatıs kapar... Yok, saman çöpüysen kehlibara tutulur, ona gidersin!
-
آن یکی چون نیست با اخیار یار ** لاجرم شد پهلوی فجار جار
- İyi kişilerle dost olmayan, elbette kötülerin yanında yer alır, onlara komşu olur!
-
هست موسی پیش قبطی بس ذمیم ** هست هامان پیش سبطی بس رجیم
- Musa, Kıpti’ye göre pek kötüdür ama Haman da İsrailoğullarına göre taşlanmış melûnun biridir.
-
جان هامان جاذب قبطی شده ** جان موسی طالب سبطی شده
- Haman’ın canı Kıpti’ye çeker, Âdem’in midesi buğdayla suyu!
-
معدهی خر که کشد در اجتذاب ** معدهی آدم جذوب گندم آب
- (eksik)