Hilmleri, güzel ve lâtif bir şarap gibi tatlı ta beynin üst yanına gider, bütün bedene yayılır!
مست را بین زان شراب پرشگفت ** همچو فرزین مست کژ رفتن گرفت2095
O sert şaraptan sarhoş olana bak! Sarhoş Ferzin gibi eğri büğrü gitmeye başladı!
مرد برنا زان شراب زودگیر ** در میان راه میافتد چو پیر
O adamı çabuk alan şarabın tesiriyle genç, bir ihtiyar gibi yol üstünde düşüp kalmada!
خاصه این باده که از خم بلی است ** نه میی که مستی او یکشبیست
Hele şu “Belâ” küpünün şarabı yok mu? Öyle sarhoşluğu bir gecelik şarap değil bu!
آنک آن اصحاب کهف از نقل و نقل ** سیصد و نه سال گم کردند عقل
Ashabı kehf, o şarabı içtiler de tam üç yüz dokuz yıl akıllarını kaybettiler, ne mezeye el sundular, ne bir yere kıpırdadılar!
زان زنان مصر جامی خوردهاند ** دستها را شرحه شرحه کردهاند
Mısır kadınları bu şaraptan bir kadehçik içtiler de ellerini şahrem şahrem kesip doğradılar!
ساحران هم سکر موسی داشتند ** دار را دلدار میانگاشتند2100
Büyücüler de Musa’nın sarhoşluğuna düştüler... Darağacını sevgili sandılar!
جعفر طیار زان می بود مست ** زان گرو میکرد بیخود پا و دست
Cafer-i Tayyar, o şaraptan sarhoş oldu da elini, ayağını feda etti!
قصهی سبحانی ما اعظم شانی گفتن ابویزید قدس الله سره و اعتراض مریدان و جواب این مر ایشان را نه به طریق گفت زبان بلک از راه عیان
Allah sırrını kutlasın, Ebuyezid’in “Kendimi tenzih ederim. Şanım, zuhurum ne de uludur” demesi. Dervişlerin itirazı, Bayezid’in onlara sözle değil de hakikati göstererek cevap vermesi
با مریدان آن فقیر محتشم ** بایزید آمد که نک یزدان منم
O muhteşem fakir Bayezid, dervişlerine “İşte Allah benim” dedi.
گفت مستانه عیان آن ذوفنون ** لا اله الا انا ها فاعبدون
O fenlere sahip er, sarhoşça apaçık “Benden başka Allah yoktur... Bilin de bana tapın” buyurdu.
چون گذشت آن حال گفتندش صباح ** تو چنین گفتی و این نبود صلاح
O hal geçince sabahleyin “Sen böyle dedin... Bu doğru değil” diye kendisine söylediler.
گفت این بار ار کنم من مشغله ** کاردها بر من زنید آن دم هله2105
Dedi ki: “Bunu bir daha dalar da söylersem hemen o anda beni bıçaklayın!
حق منزه از تن و من با تنم ** چون چنین گویم بباید کشتنم
Allah, tenden münezzehtir... Benimse tenim var. Böyle söylediğim zaman öldürülmem lazım!
چون وصیت کرد آن آزادمرد ** هر مریدی کاردی آماده کرد
O hür er, bu tavsiyede bulununca her derviş bir bıçak hazırladı.
مست گشت او باز از آن سغراق زفت ** آن وصیتهاش از خاطر برفت
Bayezid, yine o koca kadehi dikip sarhoş oldu... Tavsiyeleri aklından çıktı.
نقل آمد عقل او آواره شد ** صبح آمد شمع او بیچاره شد
Meze geldi... Aklı avare oldu; sabah geldi, mumu çaresiz kaldı!
عقل چون شحنهست چون سلطان رسید ** شحنهی بیچاره در کنجی خزید2110
Akıl şahneye benzer... Sultan gelince biçare şahne bir bucağa büzüldü!
عقل سایهی حق بود حق آفتاب ** سایه را با آفتاب او چه تاب
Akıl Allah gölgesidir, Allah güneş... Gölge, güneşe karşı dayanır, durabilir mi hiç?
چون پری غالب شود بر آدمی ** گم شود از مرد وصف مردمی
Peri ve cin, insana üstün olunca insandaki insanlık sıfatı kaybolur...
هر چه گوید آن پری گفته بود ** زین سری زان آن سری گفته بود
Ne söylerse o peri söyler... Cin tutmuş adam söyler ama hakikatte o sözler, cinindir, perinindir!
چون پری را این دم و قانون بود ** کردگار آن پری خود چون بود
Perinin bile yolu yordamı böyle olursa o perinin Allah’ı nasıl olur?
اوی او رفته پری خود او شده ** ترک بیالهام تازیگو شده2115
Varlığı gider insan peri kesilir... İlhama nail olmayan Türk Arapça konuşmaya başlar!
چون به خود آید نداند یک لغت ** چون پری را هست این ذات و صفت
Fakat kendine gelince hiçbir lügat bilmez. Peri de bile böyle bir varlık, böyle bir sıfat olduktan sonra,
پس خداوند پری و آدمی ** از پری کی باشدش آخر کمی
Artık perinin ve insanın Allah’ı, nasıl olur da periden aşağı olur?