-
تو بدان فخر آوری کز ترس و بند ** چاپلوست گشت مردم روز چند
- Korkudan, zindana girmekten ürkme yüzünden halk, sana birkaç günceğiz yaltaklandı, onunla öğünüyorsun ha!
-
هر کرا مردم سجودی میکنند ** زهر اندر جان او میآکنند
- Fakat halk, kime secde ederse onun canını zehirliyor demektir.
-
چونک بر گردد ازو آن ساجدش ** داند او کان زهر بود و موبدش 2745
- 2745.Bir kere devlet, yüz çevirdi, bir kere bahtı döndü mü kendisine secde edenin kendisini zehirlediğini o da anlar, bilgi sahibi olan adam da!
-
ای خنک آن را که ذلت نفسه ** وای آنک از سرکشی شد چون که او
- Ne mutlu ona ki nefsini aşağılatmıştır. Vay o kişiye ki serkeşlikle dağ gibi başkaldırmıştır!
-
این تکبر زهر قاتل دان که هست ** از می پر زهر شد آن گیج مست
- Bu ululuk, bil ki zehirli bir şaraptır, o şarapla aptal kişi sarhoş olur.
-
چون می پر زهر نوشد مدبری ** از طرب یکدم بجنباند سری
- Bir devletsiz, zehirli şarabı içti mi bir zamancağız neşeden başını sallar ama
-
بعد یکدم زهر بر جانش فتد ** زهر در جانش کند داد و ستد
- Bir an sonra zehir, canına tesir eder; can verip can almaya başlar!
-
گر نذاری زهریاش را اعتقاد ** کو چه زهر آمد نگر در قوم عاد 2750
- Onun zehirli olduğuna inanmıyorsan bak da gör; Ad kavmine o zehir neler etti?
-
چونک شاهی دست یابد بر شهی ** بکشدش یا باز دارد در چهی
- Bir padişah, başka bir padişahı tuttu mu ya öldürür, ya bir zindana hapseder!
-
ور بیابد خستهی افتاده را ** مرهمش سازد شه و بدهد عطا
- Fakat bir düşkün dertliyi görse derdine merhem bulur, ona ihsanlarda bulunur!
-
گر نه زهرست آن تکبر پس چرا ** کشت شه را بیگناه و بیخطا
- O ululanma zehir değilse neden padişah, onu suçsuz, hatasız öldürüyor?
-
وین دگر را بی ز خدمت چون نواخت ** زین دو جنبش زهر را شاید شناخت
- Öbürüne de, kendisine bir kullukta bulunmadığı halde neden iltifat ediyor? Bu iki harekete bakıp zehiri anlamak mümkündür!
-
راهزن هرگز گدایی را نزد ** گرگ گرگ مرده را هرگز گزد 2755
- Yol kesen, asla bir yoksulu dövüp vurmaz. Kurt ölü kurdu katiyen ısırmaz!
-
خضر کشتی را برای آن شکست ** تا تواند کشتی از فجار رست
- Hızır, gemiyi kötü kişilerin ellerinden kurtarabilmek için deldi, kırdı.
-
چون شکسته میرهد اشکسته شو ** امن در فقرست اندر فقر رو
- Mademki kırık gemi kurtuluyor, sen de kırıl! Emniyet, yoksulluktadır, yürü, yoksul ol!
-
آن کهی کو داشت از کان نقد چند ** گشت پاره پاره از زخم کلند
- Madeni olan ve madende birkaç parası bulunan dağ, külünk, kazma yaralarıyla paramparça oldu.
-
تیغ بهر اوست کو را گردنیست ** سایه که افکندست بر وی زخم نیست
- Kılıç, boynu olanın boynunu keser, gölge, yerlere döşenmiştir; o hiç yaralanmaz!
-
مهتری نفطست و آتش ای غوی ** ای برادر چون بر آذر میروی 2760
- Ululuk, fazla ateştir a azgın... Kardeş, kendini ateşe nasıl atıyorsun ki?
-
هر چه او هموار باشد با زمین ** تیرها را کی هدف گردد ببین
- Yerle bir olan, bak hele, oklara hedef olur mu hiç?
-
سر بر آرد از زمین آنگاه او ** چون هدفها زخم یابد بی رفو
- Fakat yerden başkaldırdı mı o zaman hedefler gibi çaresiz yaralanır!
-
نردبان خالق این ما و منیست ** عاقبت زین نردبان افتادنیست
- Bu bizlik, benlik, halkın merdivenidir, halk, nihayet bu merdivenden düşer!
-
هر که بالاتر رود ابلهترست ** که استخوان او بتر خواهد شکست
- Kim merdivenin daha üstüne çıkarsa daha aptaldır. Çünkü düşünce onun kemikleri daha beter kırılır!
-
این فروعست و اصولش آن بود ** که ترفع شرکت یزدان بود 2765
- Bunlar fer'i lerdir. Asıllarıyla şudur: Yücelik, Allah' ya şirk koşmadır!
-
چون نمردی و نگشتی زنده زو ** یاغیی باشی به شرکت ملکجو
- Ölmedin de onunla ditilmedin mi ona ortak olmaya, ülke ve devlet kazanmaya savaşan bir düşmansın!
-
چون بدو زنده شدی آن خود ویست ** وحدت محضست آن شرکت کیست
- Fakat onunla dirildin mi, zaten dirilen odur... Bu, tam birliktir; nerde şerik oluş?