-
شرق خورشیدی که شد باطنفروز ** قشر و عکس آن بود خورشید روز
- Gündüzün doğan şu güneş yok mu... iç âlemini aydınlatan güneşin doğuşundan bir kabuktur, onun bir aksidir ancak!
-
زآنک چون مرده بود تن بیلهب ** پیش او نه روز بنماید نه شب
- Çünkü ten, can yalımı olmadı mı ölür gider... artık onca ne gündüz vardır, ne gece!
-
ور نباشد آن چو این باشد تمام ** بیشب و بی روز دارد انتظام 3060
- Beden olmaz, fakat ruh olursa gece ve gündüz bakîdir, düzenlidir.
-
همچنانک چشم میبیند به خواب ** بیمه و خورشید ماه و آفتاب
- Nitekim göz, rüyada ay ve güneş olmadığı halde ayı da görür, güneşi de!
-
نوم ما چون شد اخ الموت ای فلان ** زین برادر آن برادر را بدان
- Arkadaş uykumuz ölümün kardeşidir... bu kardeşe bak o kardeşi anla!
-
ور بگویندت که هست آن فرع این ** مشنو آن را ای مقلد بییقین
- Sana, rüya ölümün fer’idir derlerse sakın ha, hakikatine erişmedikçe bu sözü dinleme!
-
میبیند خواب جانت وصف حال ** که به بیداری نبینی بیست سال
- Ruhun uykuda öyle şeyler görür ki yirmi yıl uyanık kalsan onları göremezsin!
-
در پی تعبیر آن تو عمرها ** میدوی سوی شهان با دها 3065
- Rüyanı tâbir ettirmek için bir hayli zaman bilgiç padişahlara koşar,
-
که بگو آن خواب را تعبیر چیست ** فرع گفتن این چنین سر را سگیست
- Şu rüyanın tâbiri nedir diye sorarsın... böyle bir sırra fer’i demek köpekliktir!
-
خواب عامست این و خود خواب خواص ** باشد اصل اجتبا و اختصاص
- Bu söylediğimiz rüya, alelâde halkın gördüğü rüyadır... Tanrıya yaklaşmış erlerin rüyası ile Tanrı seçmesinin, Tanrı yakınlığının ta kendisidir.
-
پیل باید تا چو خسپد او ستان ** خواب بیند خطهی هندوستان
- Fil gerektir ki uyuyunca rüyasında Hindistan’ı görsün!
-
خر نبیند هیچ هندستان به خواب ** خر ز هندستان نکردست اغتراب
- Eşek, hiç Hindistan’ı rüyada görmez... çünkü Hindistan’dan ayrılmamış, gurbete düşmemiştir ki!
-
جان همچون پیل باید نیک زفت ** تا به خواب او هند داند رفت تفت 3070
- Fil gibi adam akıllı bir can gerek ki uykusunda iştiyakla Hindistan’a gitsin!
-
ذکر هندستان کند پیل از طلب ** پس مصور گردد آن ذکرش به شب
- Fil Hindistan’ı arar, ister... o yüzden bu istek bu anış geceleyin bir surete bürünüp ona görünür.
-
اذکروا الله کار هر اوباش نیست ** ارجعی بر پای هر قلاش نیست
- “Tanrıyı anın” emrine uymak, bir herzevekilin işi değil... “Tanrına dön “emrine uymak, her kalleşin ayağının harcı değil.
-
لیک تو آیس مشو هم پیل باش ** ور نه پیلی در پی تبدیل باش
- Fakat sen meyus olma; file benze! Fil değilsen bile fil olmaya çalış.
-
کیمیاسازان گردون را ببین ** بشنو از میناگران هر دم طنین
- Âlemdeki kimyagerlere bak... her an sırça üzerine resim yapanların seslerini duy!
-
نقشبندانند در جو فلک ** کارسازانند بهر لی و لک 3075
- Onlar gök boşluğuna suretler düzerler... benim için senin için işler yaparlar!
-
گر نبینی خلق مشکین جیب را ** بنگر ای شبکور این آسیب را
- Ey tavuk karasına uğramış adam! Yeni yakası misler kokan erleri görmüyorsan şu sana dokunan şeyleri gör bari!
-
هر دم آسیبست بر ادراک تو ** نبت نو نو رسته بین از خاک تو
- Toprağından her an yeniden yeniye otlar biter; onları gör... her an anlayışına yeni bir şey dokunur; onlara bak!
-
زین بد ابراهیم ادهم دیده خواب ** بسط هندستان دل را بیحجاب
- İbrahim Ethem de rüyada hicapsız olarak bütün gönül Hindistan’ını gördü de,
-
لاجرم زنجیرها را بر درید ** مملکت بر هم زد و شد ناپدید
- Zincirlerini kırdı; memleketi birbirine geçirdi, gözlerden kayboldu!
-
آن نشان دید هندستان بود ** که جهد از خواب و دیوانه شود 3080
- Şu iş Hindistan’ı görmenin nişanesidir... insan, uykusundan sıçrayıp uyanır, deli divane olur.
-
میفشاند خاک بر تدبیرها ** میدراند حلقهی زنجیرها
- Bütün tedbirlerin başına toprak saçar... zincirlerin halkalarını kırar geçer!
-
آنچنان که گفت پیغامبر ز نور ** که نشانش آن بود اندر صدور
- Peygamberin nuru anlatılırken gönüllerdeki nişanesini söylediği gibi hani...