-
کابلی جادو این دنیاست کو ** کرد مردان را اسیر رنگ و بو 3190
- Kabil’li büyücü bu dünyadır... erleri bile rengine kokusuna esir etmiştir.
-
چون در افکندت دریغ آلوده روذ ** دم به دم میخوان و میدم قل اعوذ
- Bu bulanık ırmağa düştün mü her an “Kul eüzü” leri oku kendine üfür de,
-
تا رهی زین جادوی و زین قلق ** استعاذت خواه از رب الفلق
- Bu büyüden bu ıstıraptan kurtul, sabah, Tanrısına sığın ondan yardım iste!
-
زان نبی دنیات را سحاره خواند ** کو به افسون خلق را در چه نشاند
- Dünya, halkı büyü yaparak kuyuya atmıştır da Peygamber onun için dünyaya büyücü demiştir.
-
هین فسون گرم دارد گنده پیر ** کرده شاهان را دم گرمش اسیر
- Kendine gel bu kokmuş kocakarının kuvvetli büyüleri vardır... sıcak nefesi padişahları bile esir eder.
-
در درون سینه نفاثات اوست ** عقدههای سحر را اثبات اوست 3195
- Gönülde onun tükürüklü üfürükler salan büyücüleri var... büyü düğümlerini düğümleyen odur!
-
ساحرهی دنیا قوی دانا زنیست ** حل سحر او به پای عامه نیست
- Dünya büyücüsü pek ilginç bir karıdır... onun büyü ipini çözmek herkesin ayağının harcı değil!
-
ور گشادی عقد او را عقلها ** انبیا را کی فرستادی خدا
- Eğer akıllar onun bağladığı düğümleri çözseydi Tanrı peygamberleri yollar mıydı?
-
هین طلب کن خوشدمی عقدهگشا ** رازدان یفعل الله ما یشا
- Kendine gel de nefesi kutlu, düğümler çözen, Tanrı dilediğini işler sırrını bilir birisini ara!
-
همچو ماهی بسته است او به شست ** شاه زاده ماند سالی و تو شصت
- Dünya seni de balık gibi oltasına takmıştır... şehzade bir yıl kaldı, sense altmış yıldır o oltadasın!
-
شصت سال از شست او در محنتی ** نه خوشی نه بر طریق سنتی 3200
- Tam altmış yıldır onun oltasında mihnetler içindesin... ne bir hoşluğum var, ne bir sünnete uyarsın!
-
فاسقی بدبخت نه دنیات خوب ** نه رهیده از وبال و از ذنوب
- Günahkâr bir bedbahtsın... ne dünyan güzel, ne vebalden, günahtan kurtulmuşsun!
-
نفخ او این عقدهها را سخت کرد ** پس طلب کن نفخهی خلاق فرد
- Dünyanın üfürüğü bu düğümleri pek sıkı düğümledi... sen artık tek yaratıcının üfürüğünü iste!
-
تا نفخت فیه من روحی ترا ** وا رهاند زین و گوید برتر آ
- İste de “Ben Adem’e ruhumdan üfürdüm” üfürüğü, seni bundan kurtarsın ve yücel desin!
-
جز به نفخ حق نسوزد نفخ سحر ** نفخ قهرست این و آن دم نفح مهر
- Büyü üfürüğünü Tanrı üfürüğünden başka bir şey bozmaz... bu kahır üfürüğüdür, o lûtuf üfürüğü!
-
رحمت او سابقست از قهر او ** سابقی خواهی برو سابق بجو 3205
- Tanrının rahmeti kahrından artıktır, ileridir. Sen de ileri olmak istiyorsan yürü, bir ileri gitmiş er ara.
-
تا رسی اندر نفوس زوجت ** کای شه مسحور اینک مخرجت
- Bu suretle amelleriyle, yahut, hurilerle evlendirilmiş kişilerin mertebesine eriş... ey büyülenmiş padişah işte sana kurtuluş çaresi!
-
با وجود زال ناید انحلال ** در شبیکه و در بر آن پر دلال
- Dünya kocakarısı senin yanında oldukça ve sen, onun işvelerine kapılıp kaldıkça ne onun ağı, tuzağı çözülür, ne büyü düğümleri.
-
نه بگفتست آن سراج امتان ** این جهان و آن جهان را ضرتان
- Ümmetlerin ışığı olan peygamber, bu dünya ile öbür dünyaya ortaklar demedi mi?
-
پس وصال این فراق آن بود ** صحت این تن سقام جان بود
- Şu halde bununla buluşmak ondan ayrılmaktır... bu bedenin sıhhati, canın hastalığıdır.
-
سخت میآید فراق این ممر ** پس فراق آن مقر دان سختتر 3210
- Bu geçitten ayrılmak müşküldür, o duraktan ayrılmaksa bil ki daha müşkül!
-
چون فراق نقش سخت آید ترا ** تا چه سخت آید ز نقاشش جدا
- Nakıştan ayrılmak bile sana güç geliyor... nakkaşından ayrılmak ne kadar güç gelir ya!
-
ای که صبرت نیست از دنیای دون ** چونت صبرست از خدا ای دوست چون
- Ey aşağılık dünya ayrılığına sabretmeyen dost, Tanrı ayrılığına nasıl sabredeceksin?
-
چونک صبرت نیست زین آب سیاه ** چون صبوری داری از چشمهی اله
- Bu kara sudan ayrılamıyorsun da Tanrı kaynağından ayrılmaya nasıl katlanıyorsun ya?
-
چونک بی این شرب کم داری سکون ** چون ز ابراری جدا وز یشربون
- Bu kara suyu içmedikçe pek dinlenemiyor, esenleşemiyorsun... iyi kişilerden ve onların içtikleri kaynak suyundan ayrılınca halin ne olur?