-
مغز خود از مرتبهی خوش برترست ** برترست از خوش که لذت گسترست
- İçe gelince: Zaten o, hoşluk mertebesinden de yüksektir... lezzetler veren odur.
-
این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا برآرد موسیم از بحر گرد 3285
- Bu sözün sonu yoktur; geri dön de Musa’m denizin dibinde toz koparsın!
-
درخور عقل عوام این گفته شد ** از سخن باقی آن بنهفته شد
- Bu sözler alelâde halkın aklına göre söylendi... geri kalanı ise gizlenmiştir!
-
زر عقلت ریزه است ای متهم ** بر قراضه مهر سکه چون نهم
- A töhmetli kişi, senin akıl altının paramparça... böyle bir altına nasıl mühür ve damga vurayım?
-
عقل تو قسمت شده بر صد مهم ** بر هزاران آرزو و طم و رم
- Aklın yüzlerce mühim işe dağılmış... binlerce isteğe mala mülke bölünmüş!
-
جمع باید کرد اجزا را به عشق ** تا شوی خوش چون سمرقند و دمشق
- Bu cüzleri âşkla bir araya toplamak gerek ki Semerkant ve Dımışk gibi hoş bir hale gelsin!
-
جو جوی چون جمع گردی ز اشتباه ** پس توان زد بر تو سکهی پادشاه 3290
- Onları en küçük parçasına kadar toplar şüpheden arınırsan sana padişah sikkesi basılabilir.
-
ور ز مثقالی شوی افزون تو خام ** از تو سازد شه یکی زرینه جام
- A ham kişi, ağırlıkta bir miskalı geçersen padişah senden bir altın kadeh düzer.
-
پس برو هم نام و هم القاب شاه ** باشد و هم صورتش ای وصل خواه
- O kadehte padişahın hem adı, hem lâkapları, hem de resmi olur ey vuslat dileyen.
-
تا که معشوقت بود هم نان هم آب ** هم چراغ و شاهد و نقل شراب
- Nihayet sevgilin sana hem ekmek olur, hem su... hem ışık kesilir, hem güzel, hem meze olur, hem şarap!
-
جمع کن خود را جماعت رحمتست ** تا توانم با تو گفتن آنچ هست
- Kendini derle topla da ne varsa sana söyleyebileyim.
-
زانک گفتن از برای باوریست ** جان شرک از باوری حق بریست 3295
- Çünkü söz söylemek, tasdik edilmek içindir... Tanrıya şirk koşan can, doğruya inanmaz.
-
جان قسمت گشته بر حشو فلک ** در میان شصت سودا مشترک
- Feleğin abes şeylerine bölünmüş olan can, altmış sevda ortasında müşterek bir hale gelmiştir.
-
پس خموشی به دهد او را ثبوت ** پس جواب احمقان آمد سکوت
- Artık, böyle kişiye bir şey söylenemez, ona karşı susmak daha iyidir... çünkü ahmaklara verilecek cevap sükûttur.
-
این همیدانم ولی مستی تن ** میگشاید بیمراد من دهن
- Bunu bilirim ben... bilirim ama ten sarhoşluğu ağzımı, ben istemediğim halde açar.
-
آنچنان که از عطسه و از خامیاز ** این دهان گردد بناخواه تو باز
- Aksırık ve esnemekle de bu ağzın, istemediğin halde açılır ya, işte öyle!
-
تفسیر این حدیث کی ائنی لاستغفر الله فی کل یوم سبعین مرة
- ”Ben her gün Tanrı’ya yetmiş kere istiğfar ederim”hadisinin tefsiri
-
همچو پیغامبر ز گفتن وز نثار ** توبه آرم روز من هفتاد بار 3300
- Peygamber gibi hani... “Söylemeden hakikatleri saçmadan dolayı her gün yetmiş kere tövbe ederim.
-
لیک آن مستی شود توبهشکن ** منسی است این مستی تن جامه کن
- Fakat o sarhoşluk tövbemi bozar... bu elbiseler soyan beden sarhoşluğu, tövbeni unutturur” dedi.
-
حکمت اظهار تاریخ دراز ** مستیی انداخت در دانای راز
- Çok eski zamanların ahvalini izhar etmek için Tanrının hikmeti, sır bilen kişiye bir unutkanlık verir.
-
راز پنهان با چنین طبل و علم ** آب جوشان گشته از جف القلم
- Gizli sırlar, “Yazılan yazıldı kalem de kurudu” kaynağından coşan bir ırmak kesilir, bunca davullarla, bayraklarla ortaya çıkar!
-
رحمت بیحد روانه هر زمان ** خفتهاید از درک آن ای مردمان
- Ey insanlar, sonsuz rahmet her an akmaktadır fakat siz uykudasınız, anlamıyorsunuz!
-
جامهی خفته خورد از جوی آب ** خفته اندر خواب جویای سراب 3305
- Uyuyan kişinin elbisesi, ırmak suyunu içer de uyuyan, uykuda serap arar!
-
میرود که آنجای بوی آب هست ** زین تفکر راه را بر خویش بست
- Orada belki su vardır ümidi ile koşar durur... ve bu düşünceyle suya varacak yolu kendi kendine kaybeder gider!
-
زانک آنجا گفت زینجا دور شد ** بر خیالی از حقی مهجور شد
- Çünkü orada der, buradan uzaklaşır... bu hayale kapılır, hakikatten ayrılır!
-
دوربینانند و بس خفتهروان ** رحمتی آریدشان ای رهروان
- Bunlar güya uzağı görürüler, fakat ruhları uykudadır... ey yolcular acıyın bunlara!