گفت آنک هست خورشید ره او ** حرف طوبی هر که ذلت نفسه
Âdem’in kulluğunu seç. Yol güneşi olan peygamber bile “Nefsini aşağılayan kişiye ne mutlu” dedi.
سایهی طوبی ببین وخوش بخسپ ** سر بنه در سایه بیسرکش بخسپ3345
Tuba gölgesini gör de güzelce uyu... o gölgeye baş koy da serkeşlik etmeden uykuya dal!
ظل ذلت نفسه خوش مضجعیست ** مستعد آن صفا و مهجعیست
Nefsi aşağılama gölgesi, güzel bir yatılacak yerdir... o arılığa istidadı olana hoş bir uyku verir.
گر ازین سایه روی سوی منی ** زود طاغی گردی و ره گم کنی
Bu gölgeyi bırakır da benlik tarafına gidersen çabucak asi olur, azar, yolunu kaybeder gidersin!
بیان آنک یا ایها الذین آمنوا لا تقدموا بین یدی الله و رسوله چون نبی نیستی ز امت باش چونک سلطان نهای رعیت باش پس رو خاموش باش از خود زحمتی و رایی متراش
“Ey inanlar,Tanrı ve rasulü hükmetmeden önce bir işe hükmetmeyin,kesip atmayın”âyeti.Peygamber değilsen ümmet ol..Padişah değilsen tebaa ol!
پس برو خاموش باش از انقیاد ** زیر ظل امر شیخ و اوستاد
Şu halde yürü şeyhin, emrinin gölgesi altına git; sus emre uy!
ورنه گر چه مستعد و قابلی ** مسخ گردی تو ز لاف کاملی
Böyle yapmadın mı istidat ve kabiliyet sahibi bile olsan kâmilik davasına kalkıştığından değişir, çarpılır, istidat ve kabiliyetini kaybedersin!
هم ز استعداد وا مانی اگر ** سر کشی ز استاد راز و با خبر3350
Sır bilen ve haberdar olan üstada serkeşlik edersen istidattan da olursun!
صبر کن در موزه دوزی تو هنوز ** ور بوی بیصبر گردی پارهدوز
Şimdilik ayakkabı dikiciliğine razı ol, sabret... yoksa sabretmezsen yamacı, eskici olur kalırsın!
کهنهدوزان گر بدیشان صبر و حلم ** جمله نودوزان شدندی هم به علم
Eskicilerde sabır ve hilm olsaydı hepsi de öğrenir, yeni ayakkabı diker, ayakkabıcı olurlardı.
بس بکوشی و بخر از کلال ** هم تو گویی خویش کالعقل عقال
Çok çalışır, çok didinirsen nihayet usanır da sen kendin, akıl bir bağmış meğerse dersin!
همچو آن مرد مفلسف روز مرگ ** عقل را میدید بس بیبال و برگ
Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
بیغرض میکرد آن دم اعتراف ** کز ذکاوت راندیم اسپ از گزاف3355
Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük!
از غروری سر کشیدیم از رجال ** آشنا کردیم در بحر خیال
Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
آشنا هیچست اندر بحر روح ** نیست اینجا چاره جز کشتی نوح
Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
این چنین فرمود این شاه رسل ** که منم کشتی درین دریای کل
O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
یا کسی کو در بصیرتهای من ** شد خلیفهی راستی بر جای من
Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
کشتی نوحیم در دریا که تا ** رو نگردانی ز کشتی ای فتی3360
Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz!
همچو کنعان سوی هر کوهی مرو ** از نبی لا عاصم الیوم شنو
Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
مینماید پست این کشتی ز بند ** مینماید کوه فکرت بس بلند
Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
پست منگر هان و هان این پست را ** بنگر آن فضل حق پیوست را
Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.
در علو کوه فکرت کم نگر ** که یکی موجش کند زیر و زبر
Düşünce dağının yüceliğine de pek bakma... çünkü onu bir dalga altüst ediverir!
گر تو کنعانی نداری باورم ** گر دو صد چندین نصیحت پرورم3365
Eğer Kenan’san, sana bunun gibi iki yüz nasihat versem yine bana inanmazsın!
گوش کنعان کی پذیرد این کلام ** که برو مهر خدایست و ختام
Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
کی گذارد موعظه بر مهر حق ** کی بگرداند حدث حکم سبق
Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
لیک میگویم حدیث خوشپیی ** بر امید آنک تو کنعان نهای
Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim: