روح محجوب از بقا بس در عذاب ** روح واصل در بقا پاک از حجاب
Bakadan mahcup olan ruh azaptadır, Allah’a vasıl olan ruhsa baka âleminde hicaplardan kurtulmuş bir haldedir.
زین چراغ حس حیوان المراد ** گفتمت هان تا نجویی اتحاد
İşte bu hayvani duygu kandilinden ne murat edilmişse, bu kandilin hakikati neyse sana söyledim... Kendine gel de sakın bu hayvani duyguyla ruh arasında bir birlik tasavvur etme!
روح خود را متصل کن ای فلان ** زود با ارواح قدس سالکان
Çabuk, ruhunu, yolcuların kutlu ruhlarına ulaştır!
صد چراغت ار مرند ار بیستند ** پس جدا اند و یگانه نیستند
Yüz tane kandilin olsa ister sönsünler, ister yansınlar, değil mi ki hepsi ayrı ayrıdır... Bir olamazlar!
زان همه جنگند این اصحاب ما ** جنگ کس نشنید اندر انبیا 450
İşte bu yüzden bizim ashabımız, hep savaştadır... Fakat peygamberlerin birbirleriyle savaştıklarını kimsecikler duymamıştır.
زانک نور انبیا خورشید بود ** نور حس ما چراغ و شمع و دود
Çünkü peygamberlerin nurları güneştir; duygu ışığımızsa kandil, mum ve is!
یک بمیرد یک بماند تا به روز ** یک بود پژمرده دیگر با فروز
Biri söner, öbürü gündüze kadar kalır... Biri yanıp erir, öbürü parlar durur!
جان حیوانی بود حی از غذا ** هم بمیرد او بهر نیک و بذی
Hayvani can gıda ile dirilir... Her iyi kötü şeyle de ölüverir!
گر بمیرد این چراغ و طی شود ** خانهی همسایه مظلم کی شود
Fakat bu kandil söndü, ortadan kalktı mı komşunun evi neden karanlık kalsın?
نور آن خانه چو بی این هم به پاست ** پس چراغ حس هر خانه جداست 455
Mademki o evin ışığı, bunun ışığı olmaksızın da duruyor... Şu halde her evin duygu ışığı ayrı ayrıdır.
این مثال جان حیوانی بود ** نه مثال جان ربانی بود
Bu hayvani canın misalidir... Rabbani canın değil!
باز از هندوی شب چون ماه زاد ** در سر هر روزنی نوری فتاد
Gece Hindusundan ay doğdu mu ışığı, her pencereden vurur, her tarafı aydınlatır!
نور آن صد خانه را تو یک شمر ** که نماند نور این بی آن دگر
O yüzlerce evin ışığını sen, bir say... Çünkü ay battı mı bu evin sönüp öbürününki kalmaz.
تا بود خورشید تابان بر افق ** هست در هر خانه نور او قنق
Parlak güneş tan yerinde durdukça ışığı her eve konuk olur.
باز چون خورشید جان آفل شود ** نور جمله خانهها زایل شود 460
Fakat can güneşi battı mı bütün evlerin nuru kaybolur, gidiverir!
این مثال نور آمد مثل نی ** مر ترا هادی عدو را رهزنی
Bu söz nurun misalidir, misli değil... Sana doğru yolu gösterir, düşmanın da yolunu vurur!
بر مثال عنکبوت آن زشتخو ** پردههای گنده را بر بافد او
O münkir, o kötü huylu, örümcek gibi kokmuş ağlar kurar...
از لعاب خویش پردهی نور کرد ** دیدهی ادراک خود را کور کرد
Tükürüğü ile nura perde gerer; fakat kendi anlayış gözünü kör eder.
گردن اسپ ار بگیرد بر خورد ** ور بگیرد پاش بستاند لگد
Atın boynunu tutarsa murat alır, maksadına erişir... Fakat ayağını yakalarsa tekmeyi yer!
کم نشین بر اسپ توسن بیلگام ** عقل و دین را پیشوا کن والسلام 465
Gemsiz ve serkeş ata pek yaklaşma... Kendine aklı ve dini kılavuz et, onlara uy vesselâm!
اندرین آهنگ منگر سست و پست ** کاندرین ره صبر و شق انفسست
Bu azmini sakın hor görme, ehemmiyetsiz sanma... bu yolda sabır lazım, çekilecek mihnetlere tahammül gerek!
بقیهی قصهی بنای مسجد اقصی
Mescid-i Aksâ’nın binası
چون سلیمان کرد آغاز بنا ** پاک چون کعبه همایون چون منی
Süleyman, Kâbe gibi temiz, Mina gibi yüce olan o yapıya başladı.
در بنااش دیده میشد کر و فر ** نی فسرده چون بناهای دگر
Yapısında tekellüflerde bulundu... Öbür yapılar gibi rasgele ve değersiz bir yapı değildi o!
در بنا هر سنگ کز که میسکست ** فاش سیروا بیهمی گفت از نخست
Yapı için dağdan kesilen her taş, apaçık “Önce beni götürün” derdi.
همچو از آب و گل آدمکده ** نور ز آهک پارهها تابان شده 470
470.Âdem’in yoğrulduğu su ve toprak gibi o yapının her kerpicinden nur parladı.