-
لاقت الاشباح یوم وصلها ** عادت الاولاد صوب اصلها
- Bedenler, vuslat günlerini buldu... Çocuklar asılları olan analarına, babalarına kavuştular.
-
امة العشق الخفی فی الامم ** مثل جود حوله لوم السقم
- Ümmetler içinde gizli olan aşk ümmeti, çevresini kınamalar kaplamış cömertliğe benzer.
-
ذلة الارواح من اشباحها ** عزة الاشباح من ارواحها
- Ruhların aşağılanması, bedenler yüzündendir. Bedenlerin yüceliği, ruhlardandır!
-
ایها العشاق السقیا لکم ** انتم الباقون و البقیالکم
- Ey âşıklar, arı - duru şarap sizindir, size sunulur. Baki olan sizsiniz, beka sizindir!
-
ایها السالون قوموا واعشقوا ** ذاک ریح یوسف فاستنشقوا 850
- Ey! Yüreklerinde âşık derdi olmayanlar, kalkın âşık olun... İşte Yusuf’un kokusu gelmekte, hemen koklayın, o kokuyu alın!
-
منطقالطیر سلیمانی بیا ** بانگ هر مرغی که آید میسرا
- Ey Süleyman’a mensup kuşdili, gel! Hangi kuşun sesi gelirse ona göre nağmeler düz!
-
چون به مرغانت فرستادست حق ** لحن هر مرغی بدادستت سبق
- Allah sesini kuşlara göndermiştir... Her kuşun nağmesini sana öğretmiştir!
-
مرغ جبری را زبان جبر گو ** مرغ پر اشکسته را از صبر گو
- Cebrî olan kuşa cebir dilince söyle... Kanadı kırılmış olana sabırdan bahset!
-
مرغ صابر را تو خوش دار و معاف ** مرغ عنقا را بخوان اوصاف قاف
- Sabreden kuşu hoş gör, affet... Anka’ya Kaf dağının vasıflarını oku!
-
مر کبوتر را حذر فرما ز باز ** باز را از حلم گو و احتراز 855
- Güvercine doğandan korunmasını emret... Doğana hilmi anlat, can yakmadan çekinmesini söyle!
-
وان خفاشی را که ماند او بینوا ** میکنش با نور جفت و آشنا
- Çaresiz kalan, nurdan mahrum olan yarasayı nura eş et, nura aşina kıl!
-
کبک جنگی را بیاموزان تو صلح ** مر خروسان را نما اشراط صبح
- Savaşan kekliğe sulh öğret... Horozlara sabah çağının alâmetlerini göster!
-
همچنان میرو ز هدهد تا عقاب ** ره نما والله اعلم بالصواب
- Hüthütten karakuşa kadar bütün kuşlara böylece yol göster... Allah, doğruyu daha iyi bilir!
-
آزاد شدن بلقیس از ملک و مست شدن او از شوق ایمان و التفات همت او از همهی ملک منقطع شدن وقت هجرت الا از تخت
- Belkıs’ın saltanattan kurtuluşu, iman şevkiyle mest oluşu, memleketinden hareket esnasında tahtından başka her şeyden vaz geçişi
-
چون سلیمان سوی مرغان سبا ** یک صفیری کرد بست آن جمله را
- Süleyman, Sebe’deki kuşlara bir ıslık çalınca hepsini kendisine bend etti.
-
جز مگر مرغی که بد بیجان و پر ** یا چو ماهی گنگ بود از اصل کر 860
- Ancak canı ve kanadı olmayan yahut balık gibi aslından sağır ve dilsiz olan müstesna!
-
نی غلط گفتم که کر گر سر نهد ** پیش وحی کبریا سمعش دهد
- Hayır... yanlış söyledim, sağır bile Allah vahyine karşı baş koyup secde etse Allah ona duygu ihsan eder.
-
چونک بلقیس از دل و جان عزم کرد ** بر زمان رفته هم افسوس خورد
- Belkıs, canla, gönülle Süleyman’a gitmeyi kurdu... Geçmiş zamanlarına açıklandı!
-
ترک مال و ملک کرد او آن چنان ** که بترک نام و ننگ آن عاشقان
- Âşıkların adı sanı, arı namusu terk ettikleri gibi o da malını, mülkünü terk etti.
-
آن غلامان و کنیزان بناز ** پیش چشمش همچو پوسیده پیاز
- O nazlı nazenin kölelerle cariyeler, gözüne porsumuş, kokmuş, çürümüş soğan gibi görünmeye başladı.
-
باغها و قصرها و آب رود ** پیش چشم از عشق گلحن مینمود 865
- Bağlar, köşkler, ırmaklar, aşk yüzünden gözüne külhan gibi görünüyordu.
-
عشق در هنگام استیلا و خشم ** زشت گرداند لطیفان را به چشم
- Aşk, kızıştı da akın etti mi bütün güzeller, göze çirkin görünür.
-
هر زمرد را نماید گندنا ** غیرت عشق این بود معنی لا
- Aşk gayreti, zümrüdü bile insanın gözüne pırasa kadar adi gösterir... İşte “Lâ”nın manası budur.
-
لااله الا هو اینست ای پناه ** که نماید مه ترا دیگ سیاه
- Ey sığınacak yer arayan, “Lâ ilâhe illâ Hû” budur... Ay bile sana kararmış çömlek gibi görünür!
-
هیچ مال و هیچ مخزن هیچ رخت ** می دریغش نامد الا جز که تخت
- Belkıs da hiçbir mala hiçbir hazineye, hiçbir değerli şeye ehemmiyet vermiyordu... Yalnız tahtından geçememişti.
-
پس سلیمان از دلش آگاه شد ** کز دل او تا دل او راه شد 870
- Süleyman, Belkıs’ın gönlündekini anladı... Çünkü Süleyman’ın gönlünden Belkıs’ın gönlüne yol olmuştu!