-
ظاهرش را شهرهی گیهان کنیم ** باطنش را از همه پنهان کنیم
- Onun zahirini, âleme meşhur edeceğiz... bâtınını da herkes den gizleyeceğiz!
-
زر کان بود آب و گل ما زرگریم ** که گهش خلخال و گه خاتم بریم
- Su ve toprak altın madeniydi; bizse kuyumcuyuz... Gâh onu halhal yaparız, gâh yüzük!
-
گه حمایلهای شمشیرش کنیم ** گاه بند گردن شیرش کنیم 1000
- Gâh kılıç bağı yaparız... Gâh aslanın boynuna tasma!
-
گه ترنج تخت بر سازیم ازو ** گاه تاج فرقهای ملکجو
- Gâh onu tahtı bezeyen turunç yaparız, gâh devlet isteyen padişahların başına taç ederiz!
-
عشقها داریم با این خاک ما ** زانک افتادست در قعدهی رضا
- Bu toprakla aşklarımız vardır bizim... Çünkü o rıza ka’desine oturmuştur.
-
گه چنین شاهی ازو پیدا کنیم ** گه هم او را پیش شه شیدا کنیم
- Gâh ondan böyle bir padişah çıkarırız... Gâh o padişahı da bir padişaha âşık ederiz!
-
صد هزاران عاشق و معشوق ازو ** در فغان و در نفیر و جست و جو
- O topraktan yüz binlerce âşık, yüz binlerce maşuk yaratırız... Hepsi de feryad-ü figandadır, arayıp taramadadır!
-
کار ما اینست بر کوری آن ** که به کار ما ندارد میل جان 1005
- Bizim işimize candan meyli olmayanın körlüğüne işimiz budur işte!
-
این فضیلت خاک را زان رو دهیم ** که نواله پیش بیبرگان نهیم
- Nevaleyi azıksızlar önüne koruz... İşte o yüzden toprağa bu faziletleri veririz biz.
-
زانک دارد خاک شکل اغبری ** وز درون دارد صفات انوری
- Çünkü toprak, tozlu ve kapkara görünür ama içinde nurlu sıfatlar vardır.
-
ظاهرش با باطنش گشته به جنگ ** باطنش چون گوهر و ظاهر چو سنگ
- Dış yüzü iç yüzüyle savaştadır... İç yüzü inci gibidir, dışı taşa benzer.
-
ظاهرش گوید که ما اینیم و بس ** باطنش گوید نکو بین پیش و پس
- Dışı, biz, ancak buyuz der... İçi, dikkat et, işin önüne, ardına iyi bak der!
-
ظاهرش منکر که باطن هیچ نیست ** باطنش گوید که بنماییم بیست 1010
- Dışı içimizde hiçbir şey yoktur diye inkârda da bulunur... İçi hele dur da sana hakikatimizi gösterelim der.
-
ظاهرش با باطنش در چالشاند ** لاجرم زین صبر نصرت میکشند
- Dışıyla içi savaştadır... Ve içi, dışına sabrettiğinden Allah yardımına nail olur.
-
زین ترشرو خاک صورتها کنیم ** خندهی پنهانش را پیدا کنیم
- İşte biz bu ekşi suratlı topraktan suretler düzer onun gizli gülümsemesini meydana çıkarırız.
-
زانک ظاهر خاک اندوه و بکاست ** در درونش صد هزاران خندههاست
- Çünkü toprağın dışı kederden, ağlayıştan ibarettir ama içinde yüz binlerce gülüşler vardır.
-
کاشف السریم و کار ما همین ** کین نهانها را بر آریم از کمین
- Biz sırları açığa vururuz... İşimiz budur bizim! Bu gizli şeyleri pusudan çıkarır dururuz!
-
گرچه دزد از منکری تن میزند ** شحنه آن از عصر پیدا میکند 1015
- Hırsız inkârdan gelir, susar bir şey söylemez ama sahne onu sıkıştırır, hırsızlığını meydana çıkarır!
-
فضلها دزدیدهاند این خاکها ** تا مقر آریمشان از ابتلا
- Bu topraklarda da nice nimetler çalmıştır... Onu belâlara uğratır, ikrar ettirir.
-
بس عجب فرزند کو را بوده است ** لیک احمد بر همه افزوده است
- Onun nice şaşılacak çocukları var... Fakat Ahmet hepsinden üstün!
-
شد زمین و آسمان خندان و شاد ** کین چنین شاهی ز ما دو جفت زاد
- Yerle gök, bizim gibi iki çiftten böyle bir tek padişah doğdu diye gülmekte, sevinip neşelenmektedir.
-
میشکافد آسمان از شادیش ** خاک چون سوسن شده ز آزادیش
- Gökyüzü neşesinden yarılmada... Yeryüzü, azadeliğinden süsene dönmektedir!
-
ظاهرت با باطنت ای خاک خوش ** چونک در جنگاند و اندر کشمکش 1020
- Ey güzel toprak, mademki dış yüzün iç yüzünle savaşta, çekişte...
-
هر که با خود بهر حق باشد به جنگ ** تا شود معنیش خصم بو و رنگ
- Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun ( görünüşün ) düşmanı olur.
-
ظلمتش با نور او شد در قتال ** آفتاب جانش را نبود زوال
- Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur.