ای هلاکت دیدگان از تیغ مرگ ** برزنید از خاک سر چون شاخ و برگ 1625
Ey ölüm kılıcı ile helak olanlar, dallar, yapraklar gibi topraktan baş kaldırın dersin.
رحمت تو وآن دم گیرای تو ** پر شود این عالم از احیای تو
Senin merhametin ve o tesirli nefesin yüzünden şu alem, dirilerle dolar.
تو فرشتهی رحمتی رحمت نما ** حامل عرشی و قبلهی دادها
Sen rahmet meleğisin, merhamet edersin. Sen Arşı taşımaktasın, ihsan ve lütufların kıblesisin.
عرش معدن گاه داد و معدلت ** چار جو در زیر او پر مغفرت
Arş, ihsan ve adalet madenidir. Onun altıdan yargılamalarla dolu dört tane ırmak akmaktadır.
جوی شیر و جوی شهد جاودان ** جوی خمر و دجلهی آب روان
Süt, ebedi olan bal, şarap ve akar su ırmakları.
پس ز عرش اندر بهشتستان رود ** در جهان هم چیزکی ظاهر شود 1630
Bunlar arştan cennetlere giderler. Alemde o ırmaklardan çok az bir şey görünür.
گرچه آلودهست اینجا آن چهار ** از چه از زهر فنا و ناگوار
Gerçi o dört ırmağın burada görünen cüzleri bulanıktır ya. Neden? Acı yokluk zehrinden.
جرعهای بر خاک تیره ریختند ** زان چهار و فتنهای انگیختند
O dört ırmaktan şu kara toprağa bir yudumcuk serptiler de bir fitnedir kopardılar.
تا بجویند اصل آن را این خسان ** خود برین قانع شدند این ناکسان
Bu suretle aşağılık kişiler, onların aslını arasınlar, bunu dilediler. Fakat adam olmayanlar bunlara kani olup gittiler.
شیر داد و پرورش اطفال را ** چشمه کرده سینهی هر زال را
Tanrı çocukları beslemek, yetiştirmek için sütü verdi, her kadının göğsünü bu süt ırmağına kaynak yaptı.
خمر دفع غصه و اندیشه را ** چشمه کرده از عنب در اجترا 1635
Şarap ırmağını, gamı defetmek, düşünceyi gidermek ve insana kuvvet ve cesaret vermek için üzümden akıttı.
انگبین داروی تن رنجور را ** چشمه کرده باطن زنبور را
Bal ırmağına da arının için kaynak etti, o ırmağı bedendeki hastalıkları gidermek için akıttı.
آب دادی عام اصل و فرع را ** از برای طهر و بهر کرع را
Suyu da temizlenmek ve içip kanmak için herkese ihsan etti.
تا ازینها پی بری سوی اصول ** تو برین قانع شدی ای بوالفضول
Bu suretle de bunları görüp asıllarını izlemeni diledi. Fakat ey herzevekil, sen bunlara kani oluverdin.
بشنو اکنون ماجرای خاک را ** که چه میگوید فسون محراک را
Şimdi toprağın başından geçenleri dinle. Bak, o kudret sahibi İsrafil’e ne efsunlar okuyor.
پیش اسرافیلگشته او عبوس ** میکند صد گونه شکل و چاپلوس 1640
İsrafil’e karşı suratını ekşitti, yüzlerce şekilde yalvarıp yakardı.
که بحق ذات پاک ذوالجلال ** که مدار این قهر را بر من حلال
Ululuk ıssı pak Tanrı hakkı için dedi, bana bu kahrı helal görme.
من ازین تقلیب بویی میبرم ** بدگمانی میدود اندر سرم
Ben bu işten bir koku alıyorum, kafama bir kötü şüphedir girdi.
تو فرشتهی رحمتی رحمت نما ** زانک مرغی را نیازارد هما
Sen rahmet meleğisin, merhamet edersin. Çünkü hama kuşu, hiçbir kuşu incitmez.
ای شفا و رحمت اصحاب درد ** تو همان کن کان دو نیکوکار کرد
Ey dertlilere şifa ve rahmet olan melek, sen de o iki kişinin yaptıklarını yap.
زود اسرافیل باز آمد به شاه ** گفت عذر و ماجرا نزد اله 1645
İsrafil, çabucak padişahın tapısına döndü, özür getirdi olanları anlattı.
کز برون فرمان بدادی که بگیر ** عکس آن الهام دادی در ضمیر
Dedi ki: Yarabbi, görünüşte toprağı al diye emrettin ama içine onun aksini ilham ettin.
امر کردی در گرفتن سوی گوش ** نهی کردی از قساوت سوی هوش
Kulağıma, toprağı al dedin, aklıma da bunun aksini emrettin.
سبق رحمت گشت غالب بر غضب ** ای بدیع افعال و نیکوکار رب
Rahmet gazaptan fazladır, üstündür, üstün geldi ey işleri essiz, örneksiz olan ve iyi işler işleyen Tanrı.
فرستادن عزرائیل ملک العزم و الحزم را علیهالسلام ببر گرفتن حفنهای خاک تا شود جسم آدم چالاک عیلهالسلام و الصلوة
Tanrının çevik Adem'in aleyhisselam’ın bedenini yoğurmak üzere bir avuç toprak alması için azim ve şiddet sahibi bir melek olan Azrail aleyhisselam'ı yollaması.
گفت یزدان زو عزرائیل را ** که ببین آن خاک پر تخییل را
Tanri, Azrail’e “Çabuk git, o hayallere kapılmış toprağın halini gör.