بهر این لفظ الست مستبین ** نفی و اثباتست در لفظی قرین 2125
Bunun için o apaçık Elestü sözünde nefiyle ispat birbirine eştir.
زانک استفهام اثباتیست این ** لیک در وی لفظ لیس شد قرین
Çünkü bu söz, ispatı bildiren bir sorgudur, fakat onda “Leyse-değildir” sözü gömülüdür.
ترک کن تا ماند این تقریر خام ** کاسهی خاصان منه بر خوان عام
Bırak da bu ham anlayış kalsın. Hasların kasesini halkın önüne koyma.
قهر و لطفی چون صبا و چون وبا ** آن یکی آهنربا وین کهربا
Allah’ın kahrı vebaya, lütfu da sabah yeline benzer. Birisi demiri çeker, öbürü saman çöpünü.
میکشد حق راستان را تا رشد ** قسم باطل باطلان را میکشد
Tanrı, doğruları doğru yola kadar çeker. Batıl olanlarda batılları çekerler.
معده حلوایی بود حلوا کشد ** معده صفرایی بود سرکا کشد 2130
Mide helvayı severse helvayı çeker, safraya mensupsa sirkeyi ister.
فرش سوزان سردی از جالس برد ** فرش افسرده حرارت را خورد
Sıcak döşeme, üstüne oturanın soğukluğunu alır, soğuk döşeme hararetini alır.
دوست بینی از تو رحمت میجهد ** خصم بینی از تو سطوت میجهد
Dost görürsen sevgin kaynar, düşman görürsen kızar, öfkelenirsin.
ای ایاز این کار را زوتر گزار ** زانک نوعی انتقامست انتظار
Ey Eyaz, bu işi çabuk bitir. Çünkü bu, bir çeşit öç almadır ki beklenmekte.
تعجیل فرمودن پادشاه ایاز را کی زود این حکم را به فیصل رسان و منتظر مدار و ایام بیننا مگو کی الانتظار موت الاحمر و جواب گفتن ایاز شاه را
Padişahın, Eyaz’a, çabuk bu hükmü bitir, bekleme. “Günler aramızdadır, bazen bize yardım eder, bazen size”deme. Çünkü bekleyiş, ölümden beterdin diye acele etmesini emir buyurması ve Eyaz’ın cevabı
گفت ای شه جملگی فرمان تراست ** با وجود آفتاب اختر فناست
Eyaz, padişahım dedi, bütün ferman senin. Güneş varken yıldız görünmez.
زهره کی بود یا عطارد یا شهاب ** کو برون آید به پیش آفتاب 2135
Zühre, Utarit, yahut da şahap ne oluyor ki güneş varken görünebilsin.
گر ز دلق و پوستین بگذشتمی ** کی چنین تخم ملامت کشتمی
Hırkamla postumdan geçebilseydim hiç böyle kınama tohumu eker miydim?
قفل کردن بر در حجره چه بود ** در میان صد خیالیی حسود
Odanın kapısındaki kilidi açmak da neydi? Hayale kapılan yüzlerce hasetçi bundan ne umuyordu?
دست در کرده درون آب جو ** هر یکی زیشان کلوخ خشکجو
Suyun içine el atmışlar, her biri dere de kuru toprak arıyordu.
پس کلوخ خشک در جو کی بود ** ماهیی با آب عاصی کی شود
Hiç derede kuru toprak bulunur mu? Hiç balık suya asi olabilir mi?
بر من مسکین جفا دارند ظن ** که وفا را شرم میآید ز من 2140
Bu yoksulun cefacı olduğunu sanıyorlardı. Halbuki, öyle vefalıyım ki vefa bile benim vefamı görür de utanır.
گر نبودی زحمت نامحرمی ** چند حرفی از وفا واگفتمی
Mahrem olmayanlardan çekinmeseydim vefaya ait birkaç söz söylerdim.
چون جهانی شبهت و اشکالجوست ** حرف میرانیم ما بیرون پوست
Alem şüpheci ve tutulacak bir yer arayıcı. Onun için bizde deriden hariç söz söyleyelim.
گر تو خود را بشکنی مغزی شوی ** داستان مغز نغزی بشنوی
Kendini kırarsan iç olur, içe ait latif hikayeler duyarsın.
جوز را در پوستها آوازهاست ** مغز و روغن را خود آوازی کجاست
Cevizin kabuğunda ses vardır ama içinde, yağında ses ne gezer.
دارد آوازی نه اندر خورد گوش ** هست آوازش نهان در گوش نوش 2145
Onun da sesi vardır, vardır ama kulak duyamaz. Onun sesi, güzelim kulaktan gizlidir.
گرنه خوشآوازی مغزی بود ** ژغژغ آواز قشری کی شنود
Yoksa için sesi pek güzeldir. Onu duyan, kabuğun şakırtısını dinler mi hiç?
ژغژغ آن زان تحمل میکنی ** تا که خاموشانه بر مغزی زنی
Sen sükut ederek içi elde edesin diye o şakırtıya tahammül ediyorsun.
چند گاهی بیلب و بیگوش شو ** وانگهان چون لب حریف نوش شو
Bir müddet dudaksız, kulaksız ol da sonra dudak gibi tatlı şeylere eş ol.
چند گفتی نظم و نثر و راز فاش ** خواجه یک روز امتحان کن گنگ باش
Niceye bir nazım ve nesir söyleyecek, sırları açığa vuracaksın? Hocam, bir günceğiz de şunu sına, dilsiz ol bakalım.
حکایت در تقریر این سخن کی چندین گاه گفت ذکر را آزمودیم مدتی صبر و خاموشی را بیازماییم
Bunca zamandır dedikoduyu sınadık, bir zaman da sükut etmeyi deneyelim.