این بگفت و گریه در شد های های ** اشک غلطان بر رخ او جای جای
Şeyh bu sözleri söyleyip hay hayla ağlamaya koyuldu, gözyaşları yeryüzünü ıslatmaya başladı.
صدق او هم بر ضمیر میر زد ** عشق هر دم طرفه دیگی میپزد
Şeyhin doğruluğu, beyin içine aksetti. Aşk, her an bir görülmemiş çömlek kaynatır durur.
صدق عاشق بر جمادی میتند ** چه عجب گر بر دل دانا زند
Aşıkın doğruluğu cansız bir şeye bile tesir eder. Bilen bir kişinin gönlüne dokunsa şaşılır mı?
صدق موسی بر عصا و کوه زد ** بلک بر دریای پر اشکوه زد 2775
Musa'nın doğruluğu, sopaya ve dağa tesir etti, hattâ azametli denize bile dokundu.
صدق احمد بر جمال ماه زد ** بلک بر خورشید رخشان راه زد
Ahmed'in doğruluğu ayın yüzüne tesir etti. Hatta parlak güneşin bile yolunu vurdu.
رو برو آورده هر دو در نفیر ** گشته گریان هم امیر و هم فقیر
İkisi yüzyüze verip feryada başladılar. Emîr de ağlamaya kovuldu, fakir de.
ساعتی بسیار چون بگریستند ** گفت میر او را که خیز ای ارجمند
Uzun bir müddet ağlaştılar. Sonra bey dedi ki: Ulu kişi, kalk!
هر چه خواهی از خزانه برگزین ** گرچه استحقاق داری صد چنین
Hazineden ne dilersen al. Bunun gibi yüzlerce ihsana müstahaksın ya, fakat gönlünün dilediğini devşir.
خانه آن تست هر چت میل هست ** بر گزین خود هر دو عالم اندکست 2780
O, senindir. Neye meylin varsa al. Zaten sana iki âlem bile dar gelmede.
گفت دستوری ندادندم چنین ** که کنم من این دخیلانه دخول
Şeyh dedi ki: Bana böyle izin vermediler. Elinle dilediğin şeyi al demediler.
من ز خود نتوانم این کردن فضول ** که کنم من این دخیلانه دخول
این بهانه کرد و مهره در ربود ** مانع آن بدکان عطا صادق نبود
Bu sözleri, bahane edip kalktı. O ihsan, doğru bir ihsan değildi, onun için kabul etmedi.
نه که صادق بود و پاک از غل و خشم ** شیخ را هر صدق مینامد به چشم
Beyin özü doğruydu, gıllügişi yoktu. Fakat her doğru, Şeyhin gözüne görünmez, o her doğruyu kabul etmezdi ki.
گفت فرمانم چنین دادست اله ** که گدایانه برو نانی بخواه 2785
Tanrı, bana git, dilencilik ederek ekmek iste buyurdu dedi.
اشارت آمدن از غیب به شیخ کی این دو سال به فرمان ما بستدی و بدادی بعد ازین بده و مستان دست در زیر حصیر میکن کی آن را چون انبان بوهریره کردیم در حق تو هر چه خواهی بیابی تا یقین شود عالمیان را کی ورای این عالمیست کی خاک به کف گیری زر شود مرده درو آید زنده شود نحس اکبر در وی آید سعد اکبر شود کفر درو آید ایمان گردد زهر درو آید تریاق شود نه داخل این عالمست و نه خارج این عالم نه تحت و نه فوق نه متصل نه منفصل بیچون و بی چگونه هر دم ازو هزاران اثر و نمونه ظاهر میشود چنانک صنعت دست با صورت دست و غمزهی چشم با صورت چشم و فصاحت زبان با صورت زبان نه داخلست و نه خارج او نه متصل و نه منفصل والعاقل تکفیه الاشارة
Şeyhe, gayıptan, emrimle iki yıl dilencilik edip aldın. Bundan sonra alma, ver. Elini hasırın altına at. O hasırı Ebuhüreyre'nin torbasına döndürdüm. Âlemdekiler, bu âlemin ötesinde bir âlem olduğunu anlasınlar diye dilediğini o hasırın altında bulursun. O âlem, bir âlemdir ki o âlemde eline toprak alsan altın olur. O âleme ölü girse dirilir. En büyük kutsuzluk, oraya girince en büyük kutluluk haline gelir. Küfür, orada iman olur, zehir tiryak kesilir. O âlem, ne bu âlemin içindedir, ne dışında. Ne altında, ne üstünde. Ne bu âleme bitişiktir, ne bu âlemden ayrı. Neliksiz, niteliksiz bir âlemdir o âlem. Her an, o âlemden binlerce eser ve numune görünür. Nitekim elin sanatı, elin suretinin., gözün bakışı, gözün suretinin.. Dilin fasih oluşu, dilin suretinin ne içindedir, ne dışında, ne o surete bitişiktir, ne ayrı, Akıllı kişiye bir işaret yeter.
تا دو سال این کار کرد آن مرد کار ** بعد از آن امر آمدش از کردگار
O iş eri, tam iki yıl bu işi yaptı. Ondan sonra Tanrı'dan emir geldi:
بعد ازین میده ولی از کس مخواه ** ما بدادیمت ز غیب این دستگاه
Bundan sonra ver, fakat kimseden isteme. Biz, sana bu kudreti gayıptan ihsan ettik.
هر که خواهد از تو از یک تا هزار ** دست در زیر حصیری کن بر آر
Kim senden birden bine kadar ne isterse istesin elini hasırın altına sok, çıkar.
هین ز گنج رحمت بیمر بده ** در کف تو خاک گردد زر بده
Bu zahmetsiz hazineden ver. Avucunda toprak altın kesilecektir, hemen ver.
هر چه خواهندت بده مندیش از آن ** داد یزدان را تو بیش از بیش دان 2790
Ne dilersen ver, hiç düşünme. Tanrı, bil ki sana çoklardan çok ihsanda bulundu.
در عطای ما نه تحشیر و نه کم ** نه پشیمانی نه حسرت زین کرم
دست زیر بوریا کن ای سند ** از برای رویپوش چشم بد
Ey dayanılan zat, elini hasırın altına daldır da ihsanımız, kötü gözlerden gizli kalsın.
پس ز زیر بوریا پر کن تو مشت ** ده به دست سایل بشکسته پشت