هوش تو بی می چنین پژمرده است ** هوشها باید بر آن هوش تو بست 3470
Senin aklın, şarapsız böyle dağınık.. Aklına akıllar katmak gerek.
تا چه باشد هوش تو هنگام سکر ** ای چو مرغی گشته صید دام سکر
Ya sarhoş olunca aklin ne hale gelir ey bir kuş gibi sarhoşluk tuzağına tutulmuş adam?
حکایت ضیاء دلق کی سخت دراز بود و برادرش شیخ اسلام تاج بلخ به غایت کوتاه بالا بود و این شیخ اسلام از برادرش ضیا ننگ داشتی ضیا در آمد به درس او و همه صدور بلخ حاضر به درس او ضیا خدمتی کرد و بگذشت شیخ اسلام او را نیم قیامی کرد سرسری گفت آری سخت درازی پارهای در دزد
Ziya-i Delk'ın boya çok uzundu. Kardeş! Şeyh-îislâm Tacı Belh'ise (ayet kıtaydı. Şey h-i İslâm,kardeşinden pek utanırdı.Ziya, bîr gün kardeşinin dersine geldi. Belh'in bütün ileri gelenleri oradaydı. Ziya, tapı kılıp geçti. Şeyh-i islâm, ona"öyle bir yarı kalktı. Bunun üzerine Ziya, evet dedi', çok uzun boylusun, boyundan bir parçacık çal!
آن ضیاء دلق خوش الهام بود ** دادر آن تاج شیخ اسلام بود
Ziya-i Delk, hazır cevap ve tatlı sözlü bir zattı. Şeyh-i islâm Tac-ı Belh'in kardeşiydi.
تاج شیخ اسلام دار الملک بلخ ** بود کوتهقد و کوچک همچو فرخ
Tac-ı Bel h, pek kısa boyluydu, âdeta bir kuşa benzerdi.
گرچه فاضل بود و فحل و ذو فنون ** این ضیا اندر ظرافت بد فزون
Bütün bilgileri bilir, âlim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü.
او بسی کوته ضیا بیحد دراز ** بود شیخ اسلام را صد کبر و ناز 3475
O, pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislâm, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.
زین برادر عار و ننگش آمدی ** آن ضیا هم واعظی بد با هدی
Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi.
روز محفل اندر آمد آن ضیا ** بارگه پر قاضیان و اصفیا
Bir meclis günü, Ziya meclise geldi. Meclis, kadılarla, âlim ve temiz kişilerle doluydu.
کرد شیخ اسلام از کبر تمام ** این برادر را چنین نصف القیام
Şeyhülislâm, kibirinden kardeşine şöyle bir kalktı ve yine derhal yerine oturdu.
گفت او را بس درازی بهر مزد ** اندکی زان قد سروت هم بدزد
Ziya, alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal!
پس ترا خود هوش کو یا عقل کو ** تا خوری می ای تو دانش را عدو 3480
Sende akıl nerde, fikir nerde ki ey bilgi düşmanı, tutup şarap içeceksin?
روت بس زیباست نیلی هم بکش ** ضحکه باشد نیل بر روی حبش
Yüzün pek güzel, bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu.
در تو نوری کی درآمد ای غوی ** تا تو بیهوشی و ظلمتجو شوی
A azgın, sende nur nerde ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
سایه در روزست جستن قاعده ** در شب ابری تو سایهجو شده
Gölgeyi gündüz ararlar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın.
گر حلال آمد پی قوت عوام ** طالبان دوست را آمد حرام
Şarap, gıda için halka helâldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır.
عاشقان را باده خون دل بود ** چشمشان بر راه و بر منزل بود 3485
Âşıkların şarabi gönül kanidir.Onların gözleri yolda,konaktadır.
در چنین راه بیابان مخوف ** این قلاوز خرد با صد کسوف
Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalıt.
خاک در چشم قلاوزان زنی ** کاروان را هالک و گمره کنی
Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder, yolu yitirirsin.
نان جو حقا حرامست و فسوس ** نفس را در پیش نه نان سبوس
Arpa ekmeği bile hakikaten haramdır.Nefsin önüne kepekle karşılık ekmek koy.
دشمن راه خدا را خوار دار ** دزد را منبر منه بر دار دار
Tanrı yolunun düşmanını hor tut.Hırsızı mimbere çıkarma,dara çek.
دزد را تو دست ببریدن پسند ** از بریدن عاجزی دستش ببند 3490
Hırsızın elini kes. Kesmekten âcizsen hiç olmazsa bağla.
گر نبندی دست او دست تو بست ** گر تو پایش نشکنی پایت شکست
Seti, onun elini bağlamazsan o,senin elini bağlar. Sen, onun ayağını kırmazsan o,senin ayağını kırar.
تو عدو را می دهی و نیشکر ** بهر چه گو زهر خند و خاک خور
Halbuki sen, düşmana şarap ve şeker kamışı veriyorsun. Niçin?Ona zehir gibi gül, taş ve desene!
زد ز غیرت بر سبو سنگ و شکست ** او سبو انداخت و از زاهد بجست
Zahit, gayrete gelip testiye bir taş attı, kırdı. Köle de testiyi elinden atıp zahitten kaçtı.
رفت پیش میر و گفتش باده کو ** ماجرا را گفت یک یک پیش او
Beyin yanına gidince bey,şarap nerde? dedi. Köle birbir macerayı anlattı.