چند گویی همچو زاغ پر نحوس ** ای خلیل از بهر چه کشتی خروس
Niceye yolsuzluklarla dopdolu olan kuzgun gibi söylenip duracaksın? Ey Halil horozu neden kestin diyeceksin?
گفت فرمان حکمت فرمان بگو ** تا مسبح گردم آن را مو به مو
Halil der ki: Buyruğa uydum. İyi ama o buyruktaki hikmet neydi? Söyle de Tanrı’yı her bir kılımla tespih edeyim.
بیان آنک کشتن خلیل علیهالسلام خروس را اشارت به قمع و قهر کدام صفت بود از صفات مذمومات مهلکان در باطن مرید
Halil aleyhisselam’ın, horozu kesmesi, müridin içinde bulunan helak edici ve kötü sıfatlardan hangi sıfatın giderilmesine işarettir?
شهوتی است او و بس شهوتپرست ** زان شراب زهرناک ژاژ مست 940
Horoz şehvete mensuptur, şehvetine pek tapar. O zehirli ve kötü şaraptan sarhoştur.
گرنه بهر نسل بود ای وصی ** آدم از ننگش بکردی خود خصی
Şehvet soy üretmek için olmasaydı Adem utancından kendisini hadım ederdi.
گفت ابلیس لعین دادار را ** دام زفتی خواهم این اشکار را
Melun İblis, Tanrı’ya avlanabilmek için bana kuvvetli bir tuzak lazım dedi.
زر و سیم و گلهی اسپش نمود ** که بدین تانی خلایق را ربود
Tanrı, ona altın, gümüş ve at gösterdi, halkı bunlarla aldatabilirsin dedi.
گفت شاباش و ترش آویخت لنج ** شد ترنجیده ترش همچون ترنج
İblis, zahiren bunu beğendi. Beğendi ama suratını ekşitti, sıkılmış turunç gibi dudaklarını sarkıttı.
پس زر و گوهر ز معدنهای خوش ** کرد آن پسمانده را حق پیشکش 945
Tanrı, o geberesiceye güzel madenlerden altın ve mücevheratı armağan etti.
گیر این دام دگر را ای لعین ** گفت زین افزون ده ای نعمالمعین
A melun dedi, şu tuzağı da al. Şeytan dedi ki: Ey güzel yardımcı daha artır.
چرب و شیرین و شرابات ثمین ** دادش و بس جامهی ابریشمین
Yağlı, ballı şeylerle ağır ve değerli şaraplar ve bir çok ipek elbiseler verdi.
گفت یا رب بیش ازین خواهم مدد ** تا ببندمشان به حبل من مسد
Şeytan dedi ki: Yarabbi, imdat et, bundan fazla isterim. Ver de onları iplerimle adamakıllı bağlıyayım.
تا که مستانت که نر و پر دلند ** مردوار آن بندها را بسکلند
Bu suretle erkek ve yürekli sarhoşların, erkekçesine o bağları koparsınlar.
تا بدین دام و رسنهای هوا ** مرد تو گردد ز نامردان جدا 950
Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini adam olmayanlardan ayırt etsin.
دام دیگر خواهم ای سلطان تخت ** دام مردانداز و حیلتساز سخت
Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun.
خمر و چنگ آورد پیش او نهاد ** نیمخنده زد بدان شد نیمشاد
Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan bunları görünce hafifçe güldü neşelendi.
سوی اضلال ازل پیغام کرد ** که بر آر از قعر بحر فتنه گرد
Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi.
نی یکی از بندگانت موسی است ** پردهها در بحر او از گرد بست
Musa’da senin kullarından bir kul değil miydi? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı?
آب از هر سو عنان را واکشید ** از تگ دریا غباری برجهید 955
Su her taraftan çekildi ve deniz dibinden bir toz koptu.
چونک خوبی زنان فا او نمود ** که ز عقل و صبر مردان میفزود
Tanrı erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince;
پس زد انگشتک به رقص اندر فتاد ** که بده زوتر رسیدم در مراد
Parmacıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı. Ver, ver şimdicik muradıma kavuştum dedi.
چون بدید آن چشمهای پرخمار ** که کند عقل و خرد را بیقرار
Aklı fikri kararsız hale getiren o mahmur gözleri görünce,
وآن صفای عارض آن دلبران ** که بسوزد چون سپند این دل بر آن
Şu gönlü çöre otu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
رو و خال و ابرو و لب چون عقیق ** گوییا حق تافت از پردهی رقیق 960
Yüz. ben, kaş. Akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış.
دید او آن غنج و برجست سبک ** چون تجلی حق از پردهی تنک
Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.
تفسیر خلقنا الانسان فی احسن تقویم ثم رددناه اسفل سافلین و تفسیر و من نعمره ننکسه فی الخلق
“İnsanı en güzel bir sıfatla yarattık.Sonra onu aşağılıkların en aşağısına reddettik” ayetiyle “Kimi yaşatır, ömrünün uzun edersek onu kocaltır, güzelliğini ve kuvvetini azaltırız” ayetinin tefsiri
آدم حسن و ملک ساجد شده ** همچو آدم باز معزول آمده
Adem güzellik timsaliydi, melek ona secde etmişti. Fakat Adem, bu güzellikten düşünce, dedi ki: