- 
		    در سر حیوان خدا ننهاده است  ** کو بود در بند لعل و درپرست 
- Allah, lâl ve inci aramaz. Allah, onun kafasına böyle bir şey koymamıştır.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    مر خران را هیچ دیدی گوشوار  ** گوش و هوش خر بود در سبزهزار 
- Hiç eşeklerde küpe gördün mü? Eşeğin kulağı da yeşilliktedir aklı da.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   احسن التقویم در والتین بخوان  ** که گرامی گوهرست ای دوست جان    1005
- Vettini suresindeki “İnsanı en güzel şekilde yarattık” âyetini oku. Ey dost ,en değerli inci candır.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    احسن التقویم از عرش او فزون  ** احسن التقویم از فکرت برون 
- En güzel şekli olan insan şekli, arştan da üstündür, düşünceye de sığmaz.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گر بگویم قیمت این ممتنع  ** من بسوزم هم بسوزد مستمع 
- Bu paha biçilmez şeyin değerini söylesem ben de yanarım, duyan da yanar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    لب ببند اینجا و خر این سو مران  ** رفت این صدیق سوی آن خران 
- Burada artık sus dudağını yum, eşeğini bu tarafa sürme. Sıddıyk da o eşeklerin yanına gitti.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    حلقه در زد چو در را بر گشود  ** رفت بیخود در سرای آن جهود 
- Kapının halkasını dövdü. Kapı açılınca o kâfirin evine âdeta kendinden geçmiş bir halde girdi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   بیخود و سرمست و پر آتش نشست  ** از دهانش بس کلام تلخ جست    1010
- Kendinden geçmiş sarhoş ve ateşli bir halde oturdu. Ağzından bir hayli acı sözler çıktı.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کین ولی الله را چون میزنی  ** این چه حقدست ای عدو روشنی 
- Dedi ki: Bu Allah dostunu nasıl dövüyorsun? Ey apaçık düşman bu ne haset?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گر ترا صدقیست اندر دین خود  ** ظلم بر صادق دلت چون میدهد 
- Kendi dininde doğru isen doğru sözlü bir adama zulmetmeye gönlün nasıl razı oluyor?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    ای تو در دین جهودی مادهای  ** کین گمان داری تو بر شهزادهای 
- Ey kâfirlik dininde karı olan, nasıl oluyor da bir şehzadeye karşı böyle bir zanda bulunuyorsun?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    در همه ز آیینهی کژساز خود  ** منگر ای مردود نفرین ابد 
- Ey ebedî lânete uğramış, ey merdut adam, daima adamı eğri büğrü gösteren aynaya bakma.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   آنچ آن دم از لب صدیق جست  ** گر بگویم گم کنی تو پای و دست    1015
- O anda Sıddıyk’ın ağzından çıkan sözleri söylesem elini ayağını kaybedersin.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آن ینابیع الحکم همچون فرات  ** از دهان او دوان از بیجهات 
- O hikmet kaynakları cihetsizlik makamından coşmada, dudağından Fırat gibi kaynayıp akmada idi.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    همچو از سنگی که آبی شد روان  ** نه ز پهلو مایه دارد نه از میان 
- Herhangi bir taştan su kaynar, akar. Bu su, taşın ne yanından gelir, ne ortasından.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    اسپر خود کرده حق آن سنگ را  ** بر گشاده آب مینارنگ را 
- Allah o taşı kendisine bir siper yapmıştır. O gök renkli suyu, o taştan akıtıp durmadadır.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    همچنانک از چشمهی چشم تو نور  ** او روان کردست بیبخل و فتور 
- Nitekim senin göz kaynağından da nur, hiç eksilmeden akıp durmadadır.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   نه ز پیه آن مایه دارد نه ز پوست  ** رویپوشی کرد در ایجاد دوست    1020
- O nur, ne yağdan meydana gelir, ne deriden. Dost, yaratılışta, o gözü, nura bir vesile yapmıştır.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    در خلای گوش باد جاذبش  ** مدرک صدق کلام و کاذبش 
- Kulak boşluğunda da çekici bir yel vardır. Söyleyenin yalan olsun doğru olsun sözlerini duyar anlar.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آن چه بادست اندر آن خرد استخوان  ** کو پذیرد حرف و صوت قصهخوان 
- O küçücük kemikteki yel nasıl bir yeldir ki söz söyleyenin harfini, sesini alıyor?
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    استخوان و باد روپوشست و بس  ** در دو عالم غیر یزدان نیست کس 
- Kemikle yel ancak bir vesileden ibarettir. İki âlemde de Allah’dan başka kimse yoktur.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    مستمع او قایل او بیاحتجاب  ** زانک الاذنان من الراس ای مثاب 
- Perdesiz olarak duyan da odur söyleyen de. Çünkü “Kulaklar baştan sayılır.”
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   گفت رحمت گر همیآید برو  ** زر بده بستانش ای اکرامخو    1025
- Kâfir dedi ki: Ey ikramcı adam, eğer acıyorsan para ver, al onu. G
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    از منش وا خر چو میسوزد دلت  ** بیمنت حل نگردد مشکلت 
- önlün yanıyorsa onu benden satın al. Müşkülün parasız hallolmaz.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفت صد خدمت کنم پانصد سجود  ** بندهای دارم تن اسپید و جهود 
- Ebubekir, yüzlerce hizmette bulunur, Allah’ya karşı da beş yüz kere şükür secdesine kapanırım. Güzel bir kulum var, fakat kâfir.