-
از وجودی ترس که اکنون در ویی ** آن خیالت لاشی و تو لا شیی
- Şimdi bürünmüş olduğun varlıktan kork. O varlık hayali bir şey değildir, sen de bir şey değilsin!
-
لاشیی بر لاشیی عاشق شدست ** هیچ نی مر هیچ نی را ره زدست
- Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış , hiç var olmamışın yolunu kesmiştir.
-
چون برون شد این خیالات از میان ** گشت نامعقول تو بر تو عیان
- Bu hayaller, ortadan kalktı mı akla sığmaz şeylerin apaçık görünür sana!
-
لیس للماضین هم الموت انما لهم حسره الموت
- “Geçip gitmiş olanlara ölüm yüzünden elem ve sıkıntı yoktur; onlar ancak ellerinde olanı kaybettiler, ona acınırlar”
-
راست گفتست آن سپهدار بشر ** که هر آنک کرد از دنیا گذر 1450
- 1450.İnsanların başbuğu doğru söylemiştir: “Dünyadan geçip giden kişinin
-
نیستش درد و دریغ و غبن موت ** بلک هستش صد دریغ از بهر فوت
- Ölüm yüzünden bir derdi, bir acısı yoktur.Elindekini kaçırdığından dolayı, yüzlerce acıya düşer.”
-
که چرا قبله نکردم مرگ را ** مخزن هر دولت و هر برگ را
- Neden her devletin , her nimetin mahzeni olan ölümü kıble edinmedim?
-
قبله کردم من همه عمر از حول ** آن خیالاتی که گم شد در اجل
- Şaşkınlığımdan bütün ömrümce hayalleri kıble edindim, onlar da ecel gelince kaybolup gittiler der.
-
حسرت آن مردگان از مرگ نیست ** زانست کاندر نقشها کردیم ایست
- ölenlerin hasreti ölüm değildir. Neden suretlere kapıldık? Diye acınırlar.
-
ما ندیدیم این که آن نقش است و کف ** کف ز دریا جنبد و یابد علف 1455
- Bunların bir suretten, köpükten ibaret olduğunu görmedik. Halbuki köpük, denizden doğar, denizde gelişir ve hareket eder.
-
چونک بحر افکند کفها را به بر ** تو بگورستان رو آن کفها نگر
- Deniz , köpükleri karaya attı mı mezarlığa git de o köpükleri seyret!
-
پس بگو کو جنبش و جولانتان ** بحر افکندست در بحرانتان
- Nerde sizin hareketiniz, oynaşmanız? Deniz sizi mahvolmaya mı terk etti de.
-
تا بگویندت به لب نی بل به حال ** که ز دریا کن نه از ما این سال
- Onlar sana dille,dudakla değil de hal diliyle bu soruyu bize sorma, denize sor desinler.
-
نقش چون کف کی بجنبد بی ز موج ** خاک بی بادی کجا آید بر اوج
- Köpük gibi olan suret de dalga olmadan nasıl oynar? Yel olmadıkça toprak nasıl olur da havalanır?
-
چون غبار نقش دیدی باد بین ** کف چو دیدی قلزم ایجاد بین 1460
- Suret tozunu gördün ya, yeli de gör. Köpüğü gördün ya , icat denizini de seyret.
-
هین ببین کز تو نظر آید به کار ** باقیت شحمی و لحمی پود و تار
- Gör, gör ki sende yalnız bu görüş, bu bakış işe yarar.Bundan ötesini sorarsan yağsın, etsin, ilik ve sinirden ibaretsin.
-
شحم تو در شمعها نفزود تاب ** لحم تو مخمور را نامد کباب
- Fakat yağın mumları ışıklandırmaya yaramaz. Etin , sarhoşa kebap olmaz.
-
در گداز این جمله تن را در بصر ** در نظر رو در نظر رو در نظر
- Bütün bu bedenini bakışta erit, bakışa yürü, bakışa git, bakışa var!
-
یک نظر دو گز همیبیند ز راه ** یک نظر دو کون دید و روی شاه
- Bir vardır, iki fersahlık yolu görür; bir bakış vardır, iki âlemi görür, padişahın yüzünü de.
-
در میان این دو فرقی بیشمار ** سرمه جو والله اعلم بالسرار 1465
- Bu ikisinin arasında sayıya sığmaz fark var.Gizli şeyleri Allah bilir ama gözüne bir sürme ara.
-
چون شنیدی شرح بحر نیستی ** کوش دایم تا برین بحر ایستی
- Yokluk denizini anlattık, duydun ya. Çalış da daima bu denizde ol.
-
چونک اصل کارگاه آن نیستیست ** که خلا و بینشانست و تهیست
- Çünkü tezgâhın aslı yokluk âlemidir;orada hiçbir şey yoktur, bomboştur, oranın nişanesi bulunmaz.
-
جمله استادان پی اظهار کار ** نیستی جویند و جای انکسار
- Bütün ustalar, işlerini göstermek için yokluğu ve sınıklık yurdunu ararlar.
-
لاجرم استاد استادان صمد ** کارگاهش نیستی و لا بود
- Ustaların ustası Allah’nın da tezgâhı yokluktur.
-
هر کجا این نیستی افزونترست ** کار حق و کارگاهش آن سرست 1470
- Nerde yokluk fazlaysa orası Allah tezgâhıdır, Allah işi oradadır.
-
نیستی چون هست بالایین طبق ** بر همه بردند درویشان سبق
- Yokluk , en yüksek derece olduğundan yoksullar, oraya vardılar, ödülü aldılar.