چون نبودش آن فدای آن نشد ** دست بشکسته مطیع جان نشد
Canı olmadığı için Âdem’e feda olmadı... Kırık bir eldi, cana itaat etmedi.
جان نشد ناقص گر آن عضوش شکست ** کان بدست اوست تواند کرد هست
Fakat o uzvu kırıldıysa cana bir noksan gelmedi ya. Canın elindedir bu, onu yine yaratabilir.
سر دیگر هست کو گوش دگر ** طوطیی کو مستعد آن شکر
Başka bir sır daha var, fakat bunu duyacak kulak nerede? O şekeri yiyecek dudu kuşu hani?
طوطیان خاص را قندیست ژرف ** طوطیان عام از آن خور بسته طرف
Has dudulara pek bol, pek değerli şeker var ama aşağılık dudular, o taraftan göz yummuşlar.
کی چشد درویش صورت زان زکات ** معنیست آن نه فعولن فاعلات 160
Yalnız sureti derviş olan, o zekâtı, o arılığı nereden tadacak. O, mânadır, faûlün fâilât değil.
از خر عیسی دریغش نیست قند ** لیک خر آمد به خلقت که پسند
İsa’nın eşeğinden şeker esirgnemez ama eşek, yaradılış bakımından otu beğenir.
قند خر را گر طرب انگیختی ** پیش خر قنطار شکر ریختی
Şeker, eşeği neşelendirseydi önüne kantarla şeker dökülürdü.
معنی نختم علی افواههم ** این شناس اینست رهرو را مهم
“Onların ağızlarını mühürledik” âyetinin mânasını bil. Yolcuya bu, mühim bir şeydir.
تا ز راه خاتم پیغامبران ** بوک بر خیزد ز لب ختم گران
Bunu bil de belki peygamberlerin sonuncusunun yolu hürmetine ağızdan o kuvvetli mühür kaldırılır.
ختمهایی که انبیا بگذاشتند ** آن بدین احمدی برداشتند 165
Peygamberlerden kalan mühürleri, Ahmed’in dini hürmetine kaldırdılar.
قفلهای ناگشاده مانده بود ** از کف انا فتحنا برگشود
Açılmamış kilitleri vardı; onlar, “İnna fettehna” eliyle açıldı.
او شفیع است این جهان و آن جهان ** این جهان زی دین و آنجا زی جنان
O, bu dünyada da şefaatçidir, o dünyada da, bu dünyada insanı dine götürür, o dünyada cennetlere.
این جهان گوید که تو رهشان نما ** وآن جهان گوید که تو مهشان نما
Bu dünyada “Sen onlara yol göster” der; o dünyada “Sen onlara ay gibi yüzünü göster” der.
پیشهاش اندر ظهور و در کمون ** اهد قومی انهم لا یعلمون
Onun gizli, aşikâr işi, daima “Yarabbi, sen kavmime doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” demektir.
باز گشته از دم او هر دو باب ** در دو عالم دعوت او مستجاب 170
Onun nefesiyle iki kapı da açıktır. Duası, iki âlemde de müstecap olur.
بهر این خاتم شدست او که به جود ** مثل او نه بود و نه خواهند بود
Ona benzer ne gelmiştir, ne de gelecek. Bu yüzden son peygamber olmuştur.
چونک در صنعت برد استاد دست ** نه تو گویی ختم صنعت بر توست
Sanatında son derece ileri gitmiş bir üstadı görünce bu sanat, sende bitmiştir demez misin?
در گشاد ختمها تو خاتمی ** در جهان روحبخشان حاتمی
Ey peygamber, mühürleri kaldırmak, kapalı kapıları açmaktasın, Hatem’sin, bu iş, seninle ve sende bitmiştir. Can bağışlayanlar âleminde bir Hatem’sin sen.
هست اشارات محمدالمراد ** کل گشاد اندر گشاد اندر گشاد
Hâsılı mühürleri kaldırma ve kapıları açmada Muhammed’in işaretleri, tamamiyle açıklık içinde açıklıktır, açılık içinde açıklıktır,açıklık içinde açıklık.
صد هزاران آفرین بر جان او ** بر قدوم و دور فرزندان او 175
Onun canına, evlâdının gelişine ve zamanına yüz binlerce aferin !
آن خلیفهزادگان مقبلش ** زادهاند از عنصر جان و دلش
Onun devlet ve ikbal sahibi halifesinin oğulları, onun can ve gönül unsurundan doğmuşlardır.
گر ز بغداد و هری یا از ریاند ** بیمزاج آب و گل نسل ویاند
İster Bağdat’tan olsunlar, ister Herat’tan, ister Rey’den. Su ve toprak karışıklığı olmaksızın onun soyudur onlar.
شاخ گل هر جا که روید هم گلست ** خم مل هر جا که جوشد هم ملست