پس سوم بار از قبا دزدید شاخ ** که ز خندهش یافت میدان فراخ
Bu sırada Türkün gülmesinden meydanı boş bulup kumaştan bir parça daha çaldı.
چون چهارم بار آن ترک خطا ** لاغ از آن استا همیکرد اقتضا 1705
Hıta’lı Türk, ustadan dördüncü defa olarak yine gülünç bir şey isteyince,
رحم آمد بر وی آن استاد را ** کرد در باقی فن و بیداد را
Herif rahme geldi, hilesini,düzenini başkalarına yapmaya niyetlenip,
گفت مولع گشت این مفتون درین ** بیخبر کین چه خسارست و غبین
Amma da gülünecek şeye harîs ha dedi, zararından, ziyanından haberi bile yok.
بوسهافشان کرد بر استاد او ** که بمن بهر خدا افسانه گو
Türk, ustayı öperek; Allah aşkına bir hikâye daha söyle diye yalvarıyordu.
ای فسانه گشته و محو از وجود ** چند افسانه بخواهی آزمود
Ey masal, hikâye olmuş, varlıktan geçmiş adam, masalı ne zamana kadar deneyeceksin?
خندمینتر از تو هیچ افسانه نیست ** بر لب گور خراب خویش ایست 1710
Senden daha ziyade gülünecek masal yok. Yıkık kabrinin başına git de bir güzelce dur.
ای فرو رفته به گور جهل و شک ** چند جویی لاغ و دستان فلک
Ey bilgisizlik ve şüphe mezarına düşmüş kişi, feleğin lâtifesini, masalını niceye bir arayacaksın?
تا بکی نوشی تو عشوهی این جهان ** که نه عقلت ماند بر قانون نه جان
Ne vaktedek şu cihanın işvesini tadacaksın? Ne aklın düzenin de kaldı, ne canın.
لاغ این چرخ ندیم کرد و مرد ** آب روی صد هزاران چون تو برد
Hor ve zalim bir arkadaş olan şu felek, senin gibi yüz binlerce kişinin yüz suyunu döktü.
میدرد میدوزد این درزی عام ** جامهی صدسالگان طفل خام
Herkesin terzisi olan felek, yüz yaşındaki ham bebeklerin elbiselerini yırtar, diker!
لاغ او گر باغها را داد داد ** چون دی آمد داده را بر باد داد 1715
Lâtifesi, bahçelere bir letafet verir ama kış gelince verdiğin şeylerin hepsini yele verir!
پیرهطفلان شسته پیشش بهر کد ** تا به سعد و نحس او لاغی کند
Halbuki ihtiyar oğlancıklar, ihtiyaçları yüzünden onun kutlu, kutsuz devriyle alay etmek, eğlenmek için önüne oturmuşlardır!
گفتن درزی ترک را هی خاموش کی اگر مضاحک دگر گویم قبات تنگ آید
Terzinin,kendine gel,sus,yoksa bir gülünecek şey daha söylersem kaftanın dar gelir demesi.
گفت درزی ای طواشی بر گذر ** وای بر تو گر کنم لاغی دگر
Terzi dedi ki: A hadım ağası, vazgeç. Bir lâtife daha söylersem vay haline.
پس قبایت تنگ آید باز پس ** این کند با خویشتن خود هیچ کس
Sonra kaftanın dapdaracık olur. Hiç kimse kendi kendine böyle iş işler mi?
خندهی چه رمزی ار دانستیی ** تو به جای خنده خون بگرستیی
Gülüyorsun ama gülmenin yeri mi?Eğer bilseydin güleceğin yerde kan ağlardın.
بیان آنک بیکاران و افسانهجویان مثل آن ترکاند و عالم غرار غدار همچو آن درزی و شهوات و زبان مضاحک گفتن این دنیاست و عمر همچون آن اطلس پیش این درزی جهت قبای بقا و لباس تقوی ساختن
İşsizlerle masal arayanlar, o Türk’e benzerler, gaddar ve aldatıcı âlem de o terziye benzer. Şehvetler ve kadınlar,bu dünyanın gülünç şey söylemesidir .Ömür, ebedilik kaftanı ve takva elbisesi dikilmek üzere o terzinin önüne verilmiş atlas kumaştır.