گر ز مغرب بر زند خورشید سر ** عین خورشیدست نه چیز دگر
Güneş, isterse batıdan baş göstersin, yine güneştir, başka bir şey değil.
عیب چینان را ازین دم کور دار ** هم بستاری خود ای کردگار 180
Allahm, sen örtücülüğünle ört, ayıp görenlere bunu gösterme, onları kör et.
گفت حق چشم خفاش بدخصال ** بستهام من ز آفتاب بیمثال
Allah, ben, eşi olmayan güneşle kötü huylu yarasanın gözünü bağlamışım dedi.
از نظرهای خفاش کم و کاست ** انجم آن شمس نیز اندر خفاست
Bakışı noksan yarasanın gözünden, o güneşin yıldızları da gizlidir.
نکوهیدن ناموسهای پوسیده را کی مانع ذوق ایمان و دلیل ضعف صدقاند و راهزن صد هزار ابله چنانک راهزن آن مخنث شده بودند گوسفندان و نمییارست گذشتن و پرسیدن مخنث از چوپان کی این گوسفندان تو مرا عجب گزند گفت ای مردی و در تو رگ مردی هست همه فدای تو اند و اگر مخنثی هر یکی ترا اژدرهاست مخنثی دیگر هست کی چون گوسفندان را بیند در حال از راه باز گردد نیارد پرسیدن ترسد کی اگر بپرسم گوسفندان در من افتند و مرا بگزند
İman zevkine mâni olanı doğruluğun zayıflığına delâlet eden ve yüz binlerce ahmağın yolunu kesen çürümüş,pörsümüş gayret ve hamiyetin kınanması.Nitekim koyunlar da bir namussuzun yolunu keserlerdi , geçemezdi. Bu namussuz , çobandan “Koyunların, beni ısırırlar mı acaba?” diye sordu . Çoban dedi ki: ” Ersen ve sende erkeklik damarı varsa hepsi sana feda olsun. Namussuz biriysen her biri , sana bir ejderha kesilir . ” Başka bir namussuz da vardı , koyunları gördü mü, derhal yoldan dönerdi. Çobana bir şey de soramazdı , sorarsam koyunlar,başıma üşüşür,beni ısırırlar derdi.
ای ضیاء الحق حسامالدین بیا ** ای صقال روح و سلطان الهدی
Ey Allah ışığı Hüsameddin, ey ruh cilâsı, ey doğru yolu gösteren padişah gel!
مثنوی را مسرح مشروح ده ** صورت امثال او را روح ده
Mesnevi’yi yayılmış bir mera haline getir, örneklerinin suretlerine can ver!
تا حروفش جمله عقل و جان شوند ** سوی خلدستان جان پران شوند 185
Can ver de bütün harfleri akıl ve can olsun, can cennetine uçup gitsin.
هم به سعی تو ز ارواح آمدند ** سوی دام حرف و مستحقن شدند
Zaten onlar, senin sayende can âleminden gelip harf tuzağına tutuldular, mahpus oldular.
باد عمرت در جهان همچون خضر ** جانفزا و دستگیر و مستمر
Ömrün âlemde Hızır gibi uzasın, canlara can katsın, düşkünlerin ellerini tutsun, daimî olsun.
چون خضر و الیاس مانی در جهان ** تا زمین گردد ز لطفت آسمان
İlyas ve Hızır gibi dünyalar durdukça dur da yeryüzü, lütfunla gökyüzü haline gelsin.
گفتمی از لطف تو جزوی ز صد ** گر نبودی طمطراق چشم بد
Kötü gözlülerin şatafatı, nazarı olmasaydı lütfunun yüzde birini söylerdim.
لیک از چشم بد زهراب دم ** زخمهای روحفرسا خوردهام 190
Fakat nefesi zehirli kem gözlerden ben ne can üzen zahımlar yedim.
جز به رمز ذکر حال دیگران ** شرح حالت مینیارم در بیان
Onun için senin halini, ancak başkalarının hallerini anarak remiz ve kinayeyle söylerim.
این بهانه هم ز دستان دلیست ** که ازو پاهای دل اندر گلیست
Bu bahanede, gönlüne ait bir hiledir ki gönlün ayakları, o yüzden, toprağa kakılmış kalmıştır.
صد دل و جان عاشق صانع شده ** چشم بد یا گوش بد مانع شده
Yüzlerce gönül ve can, yaratıcı Allah’ya âşık olmuştur da onlara ya kem göz mâni olmuştur, ya kötü kulak.
خود یکی بوطالب آن عم رسول ** مینمودش شنعهی عربان مهول
Bunların bir tanesi de Peygamber’in amcası. Arapların kınaması, ona pek korkunç göründü.
که چه گویندم عرب کز طفل خود ** او بگردانید دیدن معتمد 195
Arap, kendi çocuğuna uydu da, güvenilir dininden döndü, derlerse, ne derim?, dedi.
گفتش ای عم یک شهادت تو بگو ** تا کنم با حق خصومت بهر تو
Peygamber, amca, dedi, bir kere şahadet getir de senin için Allah’ya şefaat edeyim.
گفت لیکن فاش گردد ازسماع ** کل سر جاوز الاثنین شاع
Ebutalip, doğru ama duyulur, yayılır, herkes duyar. İki kişiyi aşan her sır yayılır, otuz iki dişten otuz iki orduya duyulur.
من بمانم در زبان این عرب ** پش ایشان خوار گردم زین سبب
Bu Arapların diline düşerim. Onların yanında bu yüzden hor hakîr olurum, dedi.
لیک گر بودیش لطف ما سبق ** کی بدی این بددلی با جذب حق
Fakat Allah’nın ezelî lütfu olsaydı Allah çekişiyle beraber bu kötü gönüllülük olur muydu hiç?...
الغیاث ای تو غیاث المستغیث ** زین دو شاخهی اختیارات خبیث 200
Ey düşkünlere yardım eden Allah, medet! Medet bu iki taraflı dileklerden!
من ز دستان و ز مکر دل چنان ** مات گشتم که بماندم از فغان
Ben, gönlün hilesinden, düzeninden öyle perişan bir hale geldim ki feryada bile kudretim kalmadı.
من که باشم چرخ با صد کار و بار ** زین کمین فریاد کرد از اختیار
Ben kim oluyorum? Gökyüzü bile yüzlerce işiyle, gücü ile, iktidarı ile, yüzlerce debdebe ve tantanası ile beraber bu pusudan, bu dileğe uyma yüzünden feryada geldi.