Mesnevi’yi yayılmış bir mera haline getir, örneklerinin suretlerine can ver!
تا حروفش جمله عقل و جان شوند ** سوی خلدستان جان پران شوند 185
Can ver de bütün harfleri akıl ve can olsun, can cennetine uçup gitsin.
هم به سعی تو ز ارواح آمدند ** سوی دام حرف و مستحقن شدند
Zaten onlar, senin sayende can âleminden gelip harf tuzağına tutuldular, mahpus oldular.
باد عمرت در جهان همچون خضر ** جانفزا و دستگیر و مستمر
Ömrün âlemde Hızır gibi uzasın, canlara can katsın, düşkünlerin ellerini tutsun, daimî olsun.
چون خضر و الیاس مانی در جهان ** تا زمین گردد ز لطفت آسمان
İlyas ve Hızır gibi dünyalar durdukça dur da yeryüzü, lütfunla gökyüzü haline gelsin.
گفتمی از لطف تو جزوی ز صد ** گر نبودی طمطراق چشم بد
Kötü gözlülerin şatafatı, nazarı olmasaydı lütfunun yüzde birini söylerdim.
لیک از چشم بد زهراب دم ** زخمهای روحفرسا خوردهام 190
Fakat nefesi zehirli kem gözlerden ben ne can üzen zahımlar yedim.
جز به رمز ذکر حال دیگران ** شرح حالت مینیارم در بیان
Onun için senin halini, ancak başkalarının hallerini anarak remiz ve kinayeyle söylerim.
این بهانه هم ز دستان دلیست ** که ازو پاهای دل اندر گلیست
Bu bahanede, gönlüne ait bir hiledir ki gönlün ayakları, o yüzden, toprağa kakılmış kalmıştır.
صد دل و جان عاشق صانع شده ** چشم بد یا گوش بد مانع شده
Yüzlerce gönül ve can, yaratıcı Allah’ya âşık olmuştur da onlara ya kem göz mâni olmuştur, ya kötü kulak.
خود یکی بوطالب آن عم رسول ** مینمودش شنعهی عربان مهول
Bunların bir tanesi de Peygamber’in amcası. Arapların kınaması, ona pek korkunç göründü.
که چه گویندم عرب کز طفل خود ** او بگردانید دیدن معتمد 195
Arap, kendi çocuğuna uydu da, güvenilir dininden döndü, derlerse, ne derim?, dedi.
گفتش ای عم یک شهادت تو بگو ** تا کنم با حق خصومت بهر تو
Peygamber, amca, dedi, bir kere şahadet getir de senin için Allah’ya şefaat edeyim.
گفت لیکن فاش گردد ازسماع ** کل سر جاوز الاثنین شاع
Ebutalip, doğru ama duyulur, yayılır, herkes duyar. İki kişiyi aşan her sır yayılır, otuz iki dişten otuz iki orduya duyulur.
من بمانم در زبان این عرب ** پش ایشان خوار گردم زین سبب
Bu Arapların diline düşerim. Onların yanında bu yüzden hor hakîr olurum, dedi.
لیک گر بودیش لطف ما سبق ** کی بدی این بددلی با جذب حق
Fakat Allah’nın ezelî lütfu olsaydı Allah çekişiyle beraber bu kötü gönüllülük olur muydu hiç?...
الغیاث ای تو غیاث المستغیث ** زین دو شاخهی اختیارات خبیث 200
Ey düşkünlere yardım eden Allah, medet! Medet bu iki taraflı dileklerden!
من ز دستان و ز مکر دل چنان ** مات گشتم که بماندم از فغان
Ben, gönlün hilesinden, düzeninden öyle perişan bir hale geldim ki feryada bile kudretim kalmadı.
من که باشم چرخ با صد کار و بار ** زین کمین فریاد کرد از اختیار
Ben kim oluyorum? Gökyüzü bile yüzlerce işiyle, gücü ile, iktidarı ile, yüzlerce debdebe ve tantanası ile beraber bu pusudan, bu dileğe uyma yüzünden feryada geldi.
که ای خداوند کریم و بردبار ** ده امانم زین دو شاخهی اختیار
Ey kerem sahibi, ey hilim sahibi, bu iki taraflı dilekten sen bana aman ver.
جذب یک راههی صراط المستقیم ** به ز دو راه تردد ای کریم
Ey kerem sahibi, doğru yolun bir taraflı çekişi, iki yol arasında tereddüde düşmekten hayırlıdır.
زین دو ره گرچه همه مقصد توی ** لیک خود جان کندن آمد این دوی 205
Bu iki yoldan da maksat sensin ama bu ikilikten adama âdeta can çekişmesi gelir.
زین دو ره گرچه به جز تو عزم نیست ** لیک هرگز رزم همچون بزم نیست
Bu iki yolla da sana gelmeye azmedilir ama savaş, asla neşe meclisine benzemez, dedi.
در نبی بشنو بیانش از خدا ** آیت اشفقن ان یحملنها
Bunu, Kuran’daki “Göklerle yeryüzü Allah emanetini kabul etmekten korktular, çekindiler” âyetini oku da Allah’dan duy.
این تردد هست در دل چون وغا ** کین بود به یا که آن حال مرا
Bu ikilikte kalış, acaba şu mu iyidir, hayırlıdır, yoksa o mu, diye tereddüde düşüş, gönülde bir savaş gibidir.