خود یکی بوطالب آن عم رسول ** مینمودش شنعهی عربان مهول
Bunların bir tanesi de Peygamber’in amcası. Arapların kınaması, ona pek korkunç göründü.
که چه گویندم عرب کز طفل خود ** او بگردانید دیدن معتمد 195
Arap, kendi çocuğuna uydu da, güvenilir dininden döndü, derlerse, ne derim?, dedi.
گفتش ای عم یک شهادت تو بگو ** تا کنم با حق خصومت بهر تو
Peygamber, amca, dedi, bir kere şahadet getir de senin için Allah’ya şefaat edeyim.
گفت لیکن فاش گردد ازسماع ** کل سر جاوز الاثنین شاع
Ebutalip, doğru ama duyulur, yayılır, herkes duyar. İki kişiyi aşan her sır yayılır, otuz iki dişten otuz iki orduya duyulur.
من بمانم در زبان این عرب ** پش ایشان خوار گردم زین سبب
Bu Arapların diline düşerim. Onların yanında bu yüzden hor hakîr olurum, dedi.
لیک گر بودیش لطف ما سبق ** کی بدی این بددلی با جذب حق
Fakat Allah’nın ezelî lütfu olsaydı Allah çekişiyle beraber bu kötü gönüllülük olur muydu hiç?...
الغیاث ای تو غیاث المستغیث ** زین دو شاخهی اختیارات خبیث 200
Ey düşkünlere yardım eden Allah, medet! Medet bu iki taraflı dileklerden!
من ز دستان و ز مکر دل چنان ** مات گشتم که بماندم از فغان
Ben, gönlün hilesinden, düzeninden öyle perişan bir hale geldim ki feryada bile kudretim kalmadı.
من که باشم چرخ با صد کار و بار ** زین کمین فریاد کرد از اختیار
Ben kim oluyorum? Gökyüzü bile yüzlerce işiyle, gücü ile, iktidarı ile, yüzlerce debdebe ve tantanası ile beraber bu pusudan, bu dileğe uyma yüzünden feryada geldi.
که ای خداوند کریم و بردبار ** ده امانم زین دو شاخهی اختیار
Ey kerem sahibi, ey hilim sahibi, bu iki taraflı dilekten sen bana aman ver.
جذب یک راههی صراط المستقیم ** به ز دو راه تردد ای کریم
Ey kerem sahibi, doğru yolun bir taraflı çekişi, iki yol arasında tereddüde düşmekten hayırlıdır.
زین دو ره گرچه همه مقصد توی ** لیک خود جان کندن آمد این دوی 205
Bu iki yoldan da maksat sensin ama bu ikilikten adama âdeta can çekişmesi gelir.
زین دو ره گرچه به جز تو عزم نیست ** لیک هرگز رزم همچون بزم نیست
Bu iki yolla da sana gelmeye azmedilir ama savaş, asla neşe meclisine benzemez, dedi.
در نبی بشنو بیانش از خدا ** آیت اشفقن ان یحملنها
Bunu, Kuran’daki “Göklerle yeryüzü Allah emanetini kabul etmekten korktular, çekindiler” âyetini oku da Allah’dan duy.
این تردد هست در دل چون وغا ** کین بود به یا که آن حال مرا
Bu ikilikte kalış, acaba şu mu iyidir, hayırlıdır, yoksa o mu, diye tereddüde düşüş, gönülde bir savaş gibidir.
در تردد میزند بر همدگر ** خوف و اومید بهی در کر و فر
Tereddütte de bütün kudretleriyle korku ve ümit birbirine saldırır.
مناجات و پناه جستن به حق از فتنهی اختیار و از فتنهی اسباب اختیار کی سماوات و ارضین از اختیار و اسباب اختیار شکوهیدند و ترسیدند و خلقت آدمی مولع افتاد بر طلب اختیار و اسباب اختیار خویش چنانک بیمار باشد خود را اختیار کم بیند صحت خواهد کی سبب اختیارست تا اختیارش بیفزاید و منصب خواهد تا اختیارش بیفزاید و مهبط قهر حق در امم ماضیه فرط اختیار و اسباب اختیار بوده است هرگز فرعون بینوا کس ندیده است
Dileğiyle bir yolu seçme ve bu seçişin sebeplerini sınamadan Allah’ya sığınma ve münacat.Göklerle yerler de bu ihtiyara sahip oluştan ve sebeplerinden ürktüler,korktular.Halbuki insan,yaratılışından ihtiyarı ve ihtiyarının sebeplerini dilemeye haristir. Nitekim insan ,hastalandı mı ihtiyarını az görür de ihtiyar sahibi oluşa sebep bulunan iyiliğini ister, bu suretle ve mevki sahibi olmakla ihtiyarının çoğalmasını diler . Eski milletlerde de Allah kahrının inmesine sebep , ihtiyarın ve sebeplerinin çokluğu idi.Firavun’u hiç kimse asla yoksul görmedi.
اولم این جزر و مد از تو رسید ** ورنه ساکن بود این بحر ای مجید 210
Ey yüce Allah, önce bendeki bu çekiliş ve yükselip geliş senden meydana geldi, yoksa bu deniz, sakindi Yarabbi.
هم از آنجا کین تردد دادیم ** بیتردد کن مرا هم از کرم
Bana bu tereddüdü, o makamdan verdin, kereminle yine beni tereddütsüz bir hale getir.
ابتلاام میکنی آه الغیاث ** ای ذکور از ابتلاات چون اناث
Medet ey feryada yetişen Allahm, sen beni dertlere müptelâ etmektesin. Senin verdiğin dertlerle erler bile kadınlara döner.
تا بکی این ابتلا یا رب مکن ** مذهبیام بخش و دهمذهب مکن
Bu derde uğratış niceye dek, yapma Yarabbi. Bana bir yol bağışla, on yol verme bana.
اشتریام لاغری و پشت ریش ** ز اختیار همچو پالانشکل خویش
Sırtı yaralı arık bir deveyim; sırtımda bir semere benzeyen ihtiyar yüzünden sırtım yaralandı.
این کژاوه گه شود این سو گران ** آن کژاوه گه شود آن سو کشان 215
Arkamdaki bu mahfe, gâh ağır gelip beni bu yana çekmede, gâh öbür tarafa yanlayıp beni o yana sürüklemede.
بفکن از من حمل ناهموار را ** تا ببینم روضهی ابرار را
Bu uygunsuz yükü sırtımdan al da iyi kişilerin bahçelerini göreyim.
همچو آن اصحاب کهف از باغ جود ** میچرم ایقاظ نی بل هم رقود
Uyanık olarak değil de Ashabı Kehf gibi uykuda olarak cömertlik bahçesinde yayılayım.
خفته باشم بر یمین یا بر یسار ** برنگردم جز چو گو بیاختیار
Sağıma, soluma yatıp uyuyayım, fakat ancak top gibi ihtiyarsız olarak yuvarlanayım.