اسجدوا لادم ندا آمد همی ** که آدمید و خویش بینیدش دمی
Âdem’e secde edin diye ses gelip durmada. Âdem’seniz bir an olsun kendinizi görün!
احولی از چشم ایشان دور کرد ** تا زمین شد عین چرخ لاژورد 2265
Bu ses, meleklerin gözünden şaşılığı giderdi de yeryüzü, onlarca lâcivert gökyüzünün aynı oldu.
لا اله گفت و الا الله گفت ** گشت لا الا الله و وحدت شکفت
Tanrı’dan başka tapacak yoktur dedi, tapacak yalnız Tanrı’dır demekle ondan başka varlık yoktur demiş oldu ve birlik açıldı.
آن حبیب و آن خلیل با رشد ** وقت آن آمد که گوش ما کشد
O dostun, o doğru yolu bulmuş sevgilinin kulağımızı çekmesi zamanı geldi.
سوی چشمه که دهان زینها بشو ** آنچ پوشیدیم از خلقان مگو
Kulağımızı tutup çeşmeye götürerek ağzını burada, bu suyla yıka, halktan gizlediğin şeyleri söyleme demesinin tam vakti.
ور بگویی خود نگردد آشکار ** تو به قصد کشف گردی جرمدار
Fakat söylesen de o meydana çıkmaz ki. Yalnız sen açmayı kastetmekle suçlu olursun, o kadar.
لیک من اینک بریشان میتنم ** قایل این سامع این هم منم 2270
Fakat ben, onların etrafında dönüp duruyorum işte. Bunu söyleyen de benim dinleyen de.
صورت درویش و نقش گنج گو ** رنج کیشاند این گروه از رنج گو
Yoksulun ve definenin suretini söyle. Bunlar, eziyet çekenlerdir, o eziyeti anlat bakalım!
چشمهی راحت بریشان شد حرام ** میخورند از زهر قاتل جامجام
Rahmet çeşmesi, onlara haram oldu. Öldürücü zehri kadeh kadeh içiyorlar.
خاکها پر کرده دامن میکشند ** تا کنند این چشمهها را خشکبند
Eteklerine toprak doldurmuşlar, şu kaynakları doldurmaya geliyorlar.
کی شود این چشمهی دریامدد ** مکتنس زین مشت خاک نیک و بد
Denizden yardım gören bu kaynak, şu iyi kötü bir avuç toprağın çalışıp çabalaması ile dolar mı hiç?
لیک گوید با شما من بستهام ** بیشما من تا ابد پیوستهام 2275
Fakat sizi bıraktım, size karşı kurudum, ebediyen de akmayacağım der…
قوم معکوساند اندر مشتها ** خاکخوار و آب را کرده رها
Halk, iştah bakımından ters tabiatlıdır. Öyleleri vardır ki suyu bırakır, içmez de toprak yer.
ضد طبع انبیا دارند خلق ** اژدها را متکا دارند خلق
Halk peygamberlerin tabiatlarına zıttır, tutar ejderhaya dayanır.
چشمبند ختم چون دانستهای ** هیچ دانی از چه دیده بستهای
Tanrı’nın göze mühür vurmasını, gözü kapatmasını bildin, fakat neden göz yumdun, bunu da bildin mi?
بر چه بگشادی بدل این دیدهها ** یک به یک بس البدل دان آن ترا
Gözünü yumdun da onun yerine şu gözlerini neye açtın? Bir bir, bil ki kapadığın gözün yerine gelen kötü gözlerdir onlar.
لیک خورشید عنایت تافتهست ** آیسان را از کرم در یافتهست 2280
Fakat inayet güneşi parlayıp doğmuş, ümidini kesenlere lûtfetmiştir.
نرد بس نادر ز رحمت باخته ** عین کفران را انابت ساخته
Rahmetiyle görülmemiş bir tavla oyununa girişir. Küfrün ta kendisini tövbe haline kor.
هم ازین بدبختی خلق آن جواد ** منفجر کرده دو صد چشمهی وداد
O cömert Tanrı halkın bu bahtsızlığını görüp iki yüz tane sevgi çeşmesi akıtmıştır.
غنچه را از خار سرمایه دهد ** مهره را از مار پیرایه دهد
O, koncaya dikenden sermaye verir, dikenden gonca bitirir. Yılan boynuzu ile yılanı süsler, bezer.
از سواد شب برون آرد نهار ** وز کف معسر برویاند یسار
Gece karanlığından gündüzü çıkarır. Yoksulun elinden zenginlik izhar eder.
آرد سازد ریگ را بهر خلیل ** کو با داود گردد هم رسیل 2285
Halil’e kumu un yapar, Davut’a dağı enis kılar.
کوه با وحشت در آن ابر ظلم ** بر گشاید بانگ چنگ و زیر و بم
O karanlık bulutların altındaki dağ, olanca vahşetiyle beraber ağız açar, zir ve bem perdelerinden çenk çalar.
خیز ای داود از خلقان نفیر ** ترک آن کردی عوض از ما بگیر
Ey halktan nefret eden Davut, kalk. Onları terk ettin, yerine bizi dinle, beraber çalalım der.
انابت آن طالب گنج به حق تعالی بعد از طلب بسیار و عجز و اضطرار کی ای ولی الاظهار تو کن این پنهان را آشکار
O define isteyen yoksulun bir çok araştırmadan sonra âciz kalıp ey her şeyi meydana çıkaran, sen bu gizli sırrı meydana çıkar diye ulu Tanrı’ya yalvarması
گفت آن درویش ای دانای راز ** از پی این گنج کردم یاوهتاز
O derviş dedi ki: Ey sırları bilen, bu define için ömrümü zây ettim.