Gece karanlığından gündüzü çıkarır. Yoksulun elinden zenginlik izhar eder.
آرد سازد ریگ را بهر خلیل ** کو با داود گردد هم رسیل 2285
Halil’e kumu un yapar, Davut’a dağı enis kılar.
کوه با وحشت در آن ابر ظلم ** بر گشاید بانگ چنگ و زیر و بم
O karanlık bulutların altındaki dağ, olanca vahşetiyle beraber ağız açar, zir ve bem perdelerinden çenk çalar.
خیز ای داود از خلقان نفیر ** ترک آن کردی عوض از ما بگیر
Ey halktan nefret eden Davut, kalk. Onları terk ettin, yerine bizi dinle, beraber çalalım der.
انابت آن طالب گنج به حق تعالی بعد از طلب بسیار و عجز و اضطرار کی ای ولی الاظهار تو کن این پنهان را آشکار
O define isteyen yoksulun bir çok araştırmadan sonra âciz kalıp ey her şeyi meydana çıkaran, sen bu gizli sırrı meydana çıkar diye ulu Tanrı’ya yalvarması
گفت آن درویش ای دانای راز ** از پی این گنج کردم یاوهتاز
O derviş dedi ki: Ey sırları bilen, bu define için ömrümü zây ettim.
دیو حرص و آز و مستعجل تگی ** نی تانی جست و نی آهستگی
Hırs şeytanı, acele ettirdi, bana. Ne yavaşlığım kaldı, ne tedbirim, ne ihtiyatım.
من ز دیگی لقمهای نندوختم ** کف سیه کردم دهان را سوختم 2290
Tencereden bir lokma bile yemedim. Yalnız avucum siyahlandı, ağzım yandı.