صورت شهری که آنجا میروی ** ذوق بیصورت کشیدت ای روی
Bir şehre gider, o şehrin suretine ulaşırsın. A yolcu, seni oraya çeken suretsizliktir.
پس به معنی میروی تا لامکان ** که خوشی غیر مکانست و زمان
Mana bakımından, hatta mekansızlık alemine kadar da gidersin. Çünkü zevk ve hoşluk, mekan ve zaman aleminden gayrı bir alemdir.
صورت یاری که سوی او شوی ** از برای مونسیاش میروی
Bir sevgilinin suretine gidersin, onunla eş olmaya, arkadaşlık etmeye can atarsın.
پس بمعنی سوی بیصورت شدی ** گرچه زان مقصود غافل آمدی
Maksattan gafilsin ama mana bakımından suretsizliğe gittin yine.
پس حقیقت حق بود معبود کل ** کز پی ذوقست سیران سبل 3755
Şu halde hakikatte herkesin taptığı Hak’tır. Çünkü yollara gidenler zevk için giderler suretsizliğe doğru yürürler.
لیک بعضی رو سوی دم کردهاند ** گرچه سر اصلست سر گم کردهاند
Ama bazıları yüzlerini kuyruğa tutmuşlardır. Baş, asıldır ama başı kaybetmişlerdir onlar.
لیک آن سر پیش این ضالان گم ** میدهد داد سری از راه دم
Baş, bu sapıklar tarafından kaybedilmiştir. Fakat baş, kuyruk yolundan başlık eder.
آن ز سر مییابد آن داد این ز دم ** قوم دیگر پا و سر کردند گم
O, baştan imdat görür, bu kuyruktan. Bir tayfa vardır ki onlar başı da kaybetmişlerdir, kuyruğu da.
چونک گم شد جمله جمله یافتند ** از کم آمد سوی کل بشتافتند
Hepsi ve her şey kayboldu mu hepsini ve her şeyi bulurlar. Her varlığı her sureti yok etmeye yolundan, külle koşup ulaşırlar.
دیدن ایشان در قصر این قلعهی ذات الصور نقش روی دختر شاه چین را و بیهوش شدن هر سه و در فتنه افتادن و تفحص کردن کی این صورت کیست
Şehzadelerin Zatüssuver kalesindeki köşkte Çin padişahinin kızının resmini görmeleri, üçünün de kendisinden geçmesi, ona aşık olması, Bu kimin resmi? diye arayıp sormaları.
این سخن پایان ندارد آن گروه ** صورتی دیدند با حسن و شکوه 3760
Bu söze son yoktur. Şehzadeler, kalede pek güzel pek alımlı bir resim gördüler.
خوبتر زان دیده بودند آن فریق ** لیک زین رفتند در بحر عمیق
Bundan daha güzel kız görmüşlerdi ama bu resmi görünce derin bir denize daldılar sanki.