پس محمد صد قیامت بود نقد ** زانک حل شد در فنای حل و عقد 750
Muhammed’de elde bulunan, görünüp duran yüzlerce kıyametti. Çünkü o, her hakikati,her sırrı çözüp bağlama yokluğunda hâl olmuş, hakiki varlığa ulaşmıştı.
زادهی ثانیست احمد در جهان ** صد قیامت بود او اندر عیان
Ahmet bu dünyaya ikinci defa doğmuştu. O, apaçık yüzlerce kıyametti.
زو قیامت را همیپرسیدهاند ** ای قیامت تا قیامت راه چند
Ondan kıyameti sorup dururlar ve “Ey kıyamet, kıyamete ne kadar zaman var” derlerdi.
با زبان حال میگفتی بسی ** که ز محشر حشر را پرسید کسی
Birisi o hakiki mahşer olan Peygamberden haşri sordu mu çok defa hâl diliyle “Mahşerden haşri soruyor” derdi.
بهر این گفت آن رسول خوشپیام ** رمز موتوا قبل موت یا کرام
İşte onun için o güzel haberler veren peygamber, ey ulular demiştir, ölmeden önce ölün!
همچنانک مردهام من قبل موت ** زان طرف آوردهام این صیت و صوت 755
Nitekim ben de ölmeden öldüm de bu sesi, bu şöhreti o taraftan aldım, getirdim.
پس قیامت شو قیامت را ببین ** دیدن هر چیز را شرطست این
Kıyamet ol da kıyameti gör. Her şeyi görmenin şartı budur.
تا نگردی او ندانیاش تمام ** خواه آن انوار باشد یا ظلام
İster nur olsun, ister karanlık. O olmadıkça onu tamamı ile bilemezsin.
عقل گردی عقل را دانی کمال ** عشق گردی عشق را دانی ذبال
Akıl oldun mu aklı tamamı ile bilirsin, aşk oldun mu aşkın yanmış, mahvolmuş fitillerini anlar, duyarsın.
گفتمی برهان این دعوی مبین ** گر بدی ادراک اندر خورد این
Anlayış bunu kavrayabilseydi bu dâvanın delilini apaçık söylerdim.
هست انجیر این طرف بسیار و خوار ** گر رسد مرغی قنق انجیرخوار 760
İncir yiyen bir kuş gelip konuk olsa bu tarafta incir çoktur, incirin hiçbir değeri yoktur.
در همه عالم اگر مرد و زنند ** دم به دم در نزع و اندر مردنند
Âlemde bulunan kadın, erkek... Herkes her an can vermede, ölmededir.
آن سخنشان را وصیتها شمر ** که پدر گوید در آن دم با پسر
Sözlerini de, ölüm zamanı babanın oğula vasiyeti say.
تا بروید عبرت و رحمت بدین ** تا ببرد بیخ بغض و رشک و کین
Da ibret al ,acın... Bu suretle de buğuz,haset ve kin, kökünden sökülüp çıksın.
تو بدان نیت نگر در اقربا ** تا ز نزع او بسوزد دل ترا
Yakınlarına onlar ölünce nasıl yüreğin yanarsa o çeşit bak.
کل آت آت آن را نقد دان ** دوست را در نزع و اندر فقد دان 765
Gelecek şey gelmiştir onları ölmüş say, sevdiğini ölüyor, ölmüş onu kaybetmişsin bil.
وز غرضها زین نظر گردد حجاب ** این غرضها را برون افکن ز جیب
Garezler senin bu çeşit bakışına perde oluyorsa onları yırt, at.
ور نیاری خشک بر عجزی مهایست ** دانک با عاجز گزیده معجزیست
Bunları yırtıp atamazsan âcizim deyip kalma. Bil ki âciz olanı bir âcze salan var.
عجز زنجیریست زنجیرت نهاد ** چشم در زنجیرنه باید گشاد
Âciz, bir zincirdir. Birisi gelmiş, sana o zinciri takmıştır. Gözünü açıp zinciri takanı görmek gerek.
پس تضرع کن کای هادی زیست ** باز بودم بسته گشتم این ز چیست
Ey yaşayış yolunu gösteren ben bir doğandım, ayağım bağlandı, bu neden? diye yalvarıp sızlanmaya koyul.
سختتر افشردهام در شر قدم ** که لفی خسرم ز قهرت دم به دم 770
Yarabbi de, kötülüğe kuvvetle adım attım. Bu yüzden kahrınla daima zarar ve ziyan içindeyim.
از نصیحتهای تو کر بودهام ** بتشکن دعوی و بتگر بودهام
Senin öğütlerine karşı kulağım sağırdır. Put kırıyorum diye dâvadaydım ama put yapıyormuşum meğer.
یاد صنعت فرضتر یا یاد مرگ ** مرگ مانند خزان تو اصل برگ
Senin yaptığın şeyleri senin sanatlarını anmak mı farzdır, ölümü anmak mı? Ölüm, güz mevsimine benzer, sense yaprakların aslısın.
سالها این مرگ طبلک میزند ** گوش تو بیگاه جنبش میکند
Şu ölüm yıllardır davulcağızını döver durur da senin kulağın vakitsiz ve yersiz oynar.
گوید اندر نزع از جان آه مرگ ** این زمان کردت ز خود آگاه مرگ
Fakat can verme çağında ah ölüm dersin. Ölüm şimdi mi seni uyandırdı?