- Sana tahsisat lâzımsa yolu temizle. Haydi gel, o pervasızı oradan kaldır!” dedi. 1180
- گر وظیفه بایدت ره پاک کن ** هین بیا و دفع آن بیباک کن
- Aslanın tavşana cevap vermesi ve onunla gitmesi
- جواب گفتن شیر خرگوش را و روان شدن با او
- Aslan dedi ki : “Bismillah, haydi gel bakalım, nerede o? Doğru söylüyorsan düş önüme!
- گفت بسم الله بیا تا او کجاست ** پیش در شو گر همیگویی تو راست
- Onun da cezasını vereyim, onun gibi yüz tanesinin de. Fakat bu sözün yalansa seni cezalandırırım.”
- تا سزای او و صد چون او دهم ** ور دروغ است این سزای تو دهم
- Tavşan; onu, kurduğu dolaba düşürmek için kılavuz gibi öne düştü.
- اندر آمد چون قلاووزی به پیش ** تا برد او را به سوی دام خویش
- Nişan koyduğu bir kuyuya doğru yola çıktılar. Aslana derin bir kuyuyu tuzak yapmıştı.
- سوی چاهی کاو نشانش کرده بود ** چاه مغ را دام جانش کرده بود
- Her ikisi de kuyunun bulunduğu yere yaklaştılar. İşte sana hilebaz, saman altından su yürüten bir tavşan! 1185
- میشدند این هر دو تا نزدیک چاه ** اینت خرگوشی چو آبی زیر کاه
- Su bir saman çöpünü ovaya götürür ama bir dağı nasıl sürükler acaba?
- آب کاهی را به هامون میبرد ** آب کوهی را عجب چون میبرد
- Onun hile tuzağı aslana kemenetti. Ne tuhaf tavşan ki bir aslanı avlıyor!
- دام مکر او کمند شیر بود ** طرفه خرگوشی که شیری میربود
- Bir Mûsâ, Firavun’u askeriyle, başındaki kalabalıkla Nil nehrinde öldürür;
- موسیی فرعون را با رود نیل ** میکشد با لشکر و جمع ثقیل
- Bir sivrisinek yarım kanadıyla pervasızca başın beynini yarar.
- پشهای نمرود را با نیم پر ** میشکافد بیمحابا درز سر