- Gönül, Tanrı sırları dağarcığını açarsa can, arşa doğru süratle koşar gider.
- گر گشاید دل سر انبان راز ** جان به سوی عرش سازد ترک تاز
- Âdem Aleyhisselâm’ın “ Rabbenâ zalemnâ “ diye hatayı kendisine isnadetmesi, İblîs’in “Bimâ agveyteni “ diyerek suçu Tanrı’ya yüklemesi
- اضافت کردن آدم آن زلت را به خویشتن که ربنا ظلمناو اضافت کردن ابلیس گناه خود را به خدا که بما أغويتنی
- Hakk’ın yaptıklarını da gör, bizim yaptıklarımızı da. Her ikisini de gör ve bizim yaptığımız işler olduğunu bil, zaten bu meydanda. 1480
- کرد حق و کرد ما هر دو ببین ** کرد ما را هست دان پیداست این
- Ortada halkın yaptığı işler yoksa, her şeyi Hak yapıyorsa, şu halde kimseye “bunu niye böyle yaptın” deme!
- گر نباشد فعل خلق اندر میان ** پس مگو کس را چرا کردی چنان
- Tanrı’nın yaratması, bizim yaptığımız işleri meydana getirmektedir. Bizim işlerimiz, Tanrı işinin eserleridir.
- خلق حق افعال ما را موجد است ** فعل ما آثار خلق ایزد است
- Söz söyleyen kimse, ya harfleri görür yahut manayı. Bir anda her ikisini birden nasıl görebilir?
- ناطقی یا حرف بیند یا غرض ** کی شود یک دم محیط دو عرض
- İnsan, konuşurken manayı düşünür, onu kastederse harflerden gafildir. Hiçbir göz, bir anda hem önünü, hem ardını göremez.
- گر به معنی رفت شد غافل ز حرف ** پیش و پس یک دم نبیند هیچ طرف
- Şunu iyice bil! Önünü gördüğün zaman ardını nasıl görebilirsin? 1485
- آن زمان که پیش بینی آن زمان ** تو پس خود کی ببینی این بدان
- Mademki can, harfi ve manayı bir anda ihata edemez, nasıl olur da hem işi yapar, hem o iş yapma kudretini yaratır?
- چون محیط حرف و معنی نیست جان ** چون بود جان خالق این هر دوان
- Ey oğul! Tanrı, her şeye muhittir. Bir işi yapması, o anda diğer bir işi yapmasına mâni olamaz.
- حق محیط جمله آمد ای پسر ** وا ندارد کارش از کار دگر
- Şeytan, “Bima ağveytenî ” dedi; o alçak ifrit, kendi fi’lini gizledi.
- گفت شیطان که بما أغویتنی ** کرد فعل خود نهان دیو دنی