- Buğday başağı, Âdemin tuzağı oldu da bu suretle varlığı, insanlara başak oldu; bütün insanlar ondan var oldu. 2790
- دام آدم خوشهی گندم شده ** تا وجودش خوشهی مردم شده
- Doğan kuşu, karnını doyurmak üzere tuzağa tutulur, fakat bu yüzden devlet ve kuvvet bulur, padişahın kolu, durağı olur.
- باز آید سوی دام از بهر خور ** ساعد شه یابد و اقبال و فر
- Çocuk, babası lûtfedecek, kendisine kuş alacak ümidiyle, fakat hakikatte hüner sahibi olmak için mektebe gider.
- طفل شد مکتب پی کسب هنر ** بر امید مرغ با لطف پدر
- Mektepten çıkınca yücelir, en yüksek mevkiye sahip olur. Hocaya aylık verirken âlemi aydınlatan bir bedir haline gelir.
- پس ز مکتب آن یکی صدری شده ** ماهگانه داده و بدری شده
- Abbas, kin güderek eski dinin öcünü almak ve Ahmed’i ortadan kaldırmak üzere harp etmeye gelmişti.
- آمده عباس حرب از بهر کین ** بهر قمع احمد و استیز دین
- Öyle olduğu halde o ve evlâtları, hilâfet makamında kıyamete dek dine arka oldular, o makama şeref verdiler. 2795
- گشته دین را تا قیامت پشت و رو ** در خلافت او و فرزندان او
- Ben, bu kapıya bir şey dilemek için geldim; daha dehlizde baş köşe oldum, yüceldim.
- من بر این در طالب چیز آمدم ** صدر گشتم چون به دهلیز آمدم
- Ekmek ümidiyle armağan olarak su getirdim; ekmek kokusu, beni ta cennetin baş köşesine kadar çekti, götürdü.
- آب آوردم به تحفه بهر نان ** بوی نانم برد تا صدر جنان
- Ekmek, bir Âdem’i cennetten sürdürdü; beni ise cennetliklerle kaynaştırdı.
- نان برون راند آدمی را از بهشت ** نان مرا اندر بهشتی در سرشت
- Melek gibi sudan da vazgeçtim, ekmekten de. Bu kapıda gök gibi ihtiyarsız dönmekteyim.
- رستم از آب و ز نان همچون ملک ** بیغرض گردم بر این در چون فلک