English    Türkçe    فارسی   

1
3704-3713

  • Bir ateşe odun attıkça o ateş nereden sönecek?
  • تا که هیزم می‌‌نهی بر آتشی ** کی بمیرد آتش از هیزم کشی‌‌
  • Fakat odun atmazsan söner. Çünkü bu çekinme ateşe su serper. 3705
  • چون که هیزم باز گیری نار مرد ** ز انکه تقوی آب سوی نار برد
  • Yüzüne, kalplerin haramdan çekinmesinden kızıllık süren kişinin güzel yüzü, hiç ateşten kararır mı?
  • کی سیه گردد ز آتش روی خوب ** کاو نهد گلگونه از تقوی القلوب‌‌
  • Tanrı ondan razı olsun, Ömer zamanında şehre ateş düşmesi
  • آتش افتادن در شهر به ایام عمر
  • Ömer’in zamanında bir yangın oldu. Ateş, taşları bile kuru ağaç gibi yakmaktaydı.
  • آتشی افتاد در عهد عمر ** همچو چوب خشک می‌‌خورد او حجر
  • Yapıları, evleri yakmağa, hatta kuşların kanatlarını ve yuvalarını bile tutuşturmağa başladı.
  • در فتاد اندر بنا و خانه‌‌ها ** تا زد اندر پر مرغ و لانه‌‌ها
  • Alevler şehrin yarısını sardı. Su bile ondan korkmakta, şaşırmaktaydı!
  • نیم شهر از شعله‌‌ها آتش گرفت ** آب می‌‌ترسید از آن و می‌‌شگفت‌‌
  • Akıllı kişiler, ateşe kovalarla su ve sirke döküyorlar. 3710
  • مشکهای آب و سرکه می‌‌زدند ** بر سر آتش کسان هوشمند
  • Yangın inada gelip alevini artırıyordu. Ona Tanrı yardım etmekteydi.
  • آتش از استیزه افزون می‌‌شدی ** می‌‌رسید او را مدد از بی‌‌حدی‌‌
  • Halk Ömer’e yüz tuttular, koşa koşa gidip “Yangınımız suyla sönmüyor?” dediler.
  • خلق آمد جانب عمر شتاب ** کاتش ما می‌‌نمیرد هیچ از آب‌‌
  • Ömer “O yangın, Tanrı alâmetlerindendir. Sizin hasislik ateşinizden bir şûledir.
  • گفت آن آتش ز آیات خداست ** شعله‌‌ای از آتش بخل شماست‌‌