English    Türkçe    فارسی   

2
1174-1183

  • Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı. Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi!
  • Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” 1175
  • Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın.
  • Sizi şeklimin aldatmaması için sözümü dinlemeden şarabımı için, mezemi yiyin.
  • Nice kişiler var ki suret, onların yolarını kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattılar.
  • Bu can da, bedenle birleşmiştir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi?
  • Göz nuru iç yağıyla eş olmuştur, gönül nuru bir katre kanda gizli. 1180
  • Neşe ciğerin kızılındandır, gam karasında; akıl bir mum gibi beynim içinde.
  • Bu alâkadar keyfiyetsiz bir tarzdadır. Akıllar, bu keyfiyetsizliği bilmede âcizdir.
  • Külli can, cüzi cana alâkalandı; can ondan bir inci alıp boynuna koydu.