- Bu ten âlemi, şehvetten kurtulan kişiden başkasını yanılta gelmiştir, yanılta gider. 1560
- این جهان تن غلط انداز شد ** جز مر آن را کاو ز شهوت باز شد
- Padişah adamlarının o has köleye haset edişlerine dair olan hikâyenin sonu
- تتمهی حسد آن حشم بر آن غلام خاص
- Padişah beylerinin hikâyesi, o ebedî sultan kölelerinin has köleye hasetleri,
- قصهی شاه و امیران و حسد ** بر غلام خاص و سلطان خرد
- Söz, sözü aça, aça hayli geri kaldı. Yine o hikâyeye başlamak, onu tamamlamak gerek.
- دور ماند از جر جرار کلام ** باز باید گشت و کرد آن را تمام
- İkbâl sahibi ve bahtlı melek bahçıvan, nasıl olur da ağacı ağaçtan fark etmez?
- باغبان ملک با اقبال و بخت ** چون درختی را نداند از درخت
- Acı ve kötü ağaçla, bire yedi yüz meyve veren meyveli ağacı.
- آن درختی را که تلخ و رد بود ** و آن درختی که یکش هفصد بود
- Nasıl olur da bir görür, ikisini de yetiştirmek için zahmet çeker, hele gözü her şeyin sonunu görüp dururken buna imkân mı var? 1565
- کی برابر دارد اندر تربیت ** چون ببیندشان به چشم عاقبت
- O iki ağaç, filvaki şimdi görünüşte bir görünüyor ama ağaçlardan maksat ne? Meyve vermek değil mi?
- کان درختان را نهایت چیست بر ** گر چه یکسانند این دم در نظر
- Allah nuruyla gören, sondan önden agâh olan şeyh;
- شیخ کاو ینظر بنور الله شد ** از نهایت وز نخست آگاه شد
- Âhiri gören gözü Allah uğrunda yummuş, menzile ulaşma hususunda sonu gören gözü açmıştır.
- چشم آخر بین ببست از بهر حق ** چشم آخر بین گشاد اندر سبق
- O hasetçiler, kötü ağaçtır. Yarattıkları acı, bahtları kötüdür.
- آن حسودان بد درختان بودهاند ** تلخ گوهر شور بختان بودهاند