- Hırka giyenler arasında bir Allah fakiri vardır. Sana da haksa ona yapış!
- در میان دلق پوشان یک فقیر ** امتحان کن و آن که حق است آن بگیر
- Nerede anlayışlı bir mümin ki padişahtan yoksulu ayırt etsin.
- مومن کیس ممیز کو که تا ** باز داند هیزکان را از فتی
- Âlemde her şey ayıpsız olsaydı, ticaret edenlerin hepsi aptal olurdu.
- گر نه معیوبات باشد در جهان ** تاجران باشند جمله ابلهان
- Bu takdirde kumaş tanımak pek kolaylaşırdı. Mademki ortada ayıp yok, ehil ne oluyor, nâehil ne oluyor? 2940
- پس بود کالا شناسی سخت سهل ** چون که عیبی نیست چه نااهل و اهل
- Fakat eğer her şey de ayıplı olsaydı bilginin ne faydası olurdu? Mademki hepsi odun, burada ödağacı yok demektir.
- ور همه عیب است دانش سود نیست ** چون همه چوب است اینجا عود نیست
- Her şey hak demek ahmaklıktır, fakat her şey bâtıl diyen de şakîdir.
- آن که گوید جمله حقند احمقی است ** و انکه گوید جمله باطل او شقی است
- Peygamberlerin tacirleri kâr ettiler; renk ve koku tacirleriyse ziyan!
- تاجران انبیا کردند سود ** تاجران رنگ و بو کور و کبود
- Yılan, güzel mal gibi görünür. İki gözünü de ovuştur da iyice bak!
- مینماید مار اندر چشم مال ** هر دو چشم خویش را نیکو بمال
- Bu alışverişe gıpta ile bakma, Firavunla Semud kavminin ziyanını gör! 2945
- منگر اندر غبطهی این بیع و سود ** بنگر اندر خسر فرعون و ثمود
- Hayır ve şerri anlaşılsın diye her şeyi sınama
- امتحان هر چیزی تا ظاهر شود خیر و شری که در وی است
- Şu göğe defalarca bak. Çünkü Allah “ Ona bir kere daha dön de bak” buyurdu.
- اندر این گردون مکرر کن نظر ** ز انکه حق فرمود ثم ارجع بصر