- Sopa, Musa’nın elinde doğruluğuna şahit oldu, sihirbazın elindeyse bir şeye yaramadı.
- شد عصا اندر کف موسی گوا ** شد عصا اندر کف ساحر هبا
- İsa, bu yüzden yoldaşına Tek Allah’ın o yüce adını belletmedi.
- زین سبب عیسی بدان همراه خود ** در نیاموزید آن اسم صمد
- Çünkü bilmez de alete noksan bulur. Taşı, toprağa vur. Hiç ateş çıkar mı?
- کاو نداند نقص بر آلت نهد ** سنگ بر گل زن تو آتش کی جهد
- Elle alet taşla demire benzer. Çift olması gerek ki ateş çıksın.
- دست و آلت همچو سنگ و آهن است ** جفت باید جفت شرط زادن است
- Çifti olmayan, aleti bulunmayan Tek Allah’tır. Sayıda şüphe olabilir, Fakat Allah da şüphe yoktur. 310
- آن که بیجفت است و بیآلت یکی است ** در عدد شک است و آن یک بیشکی است
- İki diyenler, üç diyenler daha fazla diyenler, bir olduğunda mutlaka ittifak ederler.
- آن که دو گفت و سه گفت و بیش ازین ** متفق باشند در واحد یقین
- Şaşılık gidince hepsi birleşir; iki, üç diyenler de bir derler.
- احولی چون دفع شد یکسان شوند ** دو سه گویان هم یکی گویان شوند
- Onun meydanında bir topsan, ona bir diyorsan durma, çevgânının etrafında dön dolaş!
- گر یکی گویی تو در میدان او ** گرد بر میگرد از چوگان او
- Top padişahın elinin darbesiyle oynarsa, kemale ermiş olur.
- گوی آن گه راست و بینقصان شود ** که ز زخم دست شه رقصان شود
- Ey şaşı; bunları can kulağıyla dinle, gözüne kulak yoluyla ilâç ver! 315
- گوش دار ای احول اینها را به هوش ** داروی دیده بکش از راه گوش