- İçsiz tohum, fidan olur mu? Cansız surette hayalden başka bir şey değil.
- دانهی بیمغز کی گردد نهال ** صورت بیجان نباشد جز خیال
- O hale âşina olamayan müridin şeyhi kınaması hikâyesinin sonu
- بقیهی قصهی طعنه زدن آن مرد بیگانه در شیخ
- O habis, şeyh hakkında hezeyanlarda bulunmaktaydı. Eğri bakan kişinin gözü daima eğri ve aykırı görür.
- آن خبیث از شیخ میلایید ژاژ ** کژنگر باشد همیشه عقل کاژ
- “Ben, onu bir mecliste gördüm, takvası yok, bir müflisten ibaret.
- که منش دیدم میان مجلسی ** او ز تقوی عاری است و مفلسی
- İnanmıyorsan bu gece kalk da şeyhinin fıskını apaçık gör” dedi. 3400
- ور که باور نیستت خیز امشبان ** تا ببینی فسق شیخت را عیان
- Geceleyin o adamı bir pencere başına götürdü, dedi ki: “Fasikliğe bak, işreti gör”
- شب ببردش بر سر یک روزنی ** گفت بنگر فسق و عشرت کردنی
- Gündüzün riyasiyle gecenin fıskını seyret. Gündüz Mustafa gibi, gece Ebuleheb gibi!
- بنگر آن سالوس روز و فسق شب ** روز همچون مصطفی شب بو لهب
- Gündüz adı Abdullah, gece elinde kadeh, nezübillâh!”
- روز عبد الله او را گشته نام ** شب نعوذ بالله و در دست جام
- Pîrin elinde dolu bir kadeh vardı. Mürit bunu görünce “ Şeyhim, sen de mi aldatıcısın?
- دید شیشه در کف آن پیر پر ** گفت شیخا مر ترا هم هست غر
- Sen, “Şeytan, şarap kadehine hemencecik işeyiverir” demez miydin?” dedi. 3405
- تو نمیگفتی که در جام شراب ** دیو میمیزد شتابان ناشتاب
- Şeyh dedi ki: “Benim kadehimi öyle doldurdular ki içine tek bir üzerlik tohumu bile sığmaz.
- گفت جامم را چنان پر کردهاند ** کاندر او اندر نگنجد یک سپند