English    Türkçe    فارسی   

2
3525-3534

  • Yok... Eğer tamamıyla soyunamıyorsan bari elbiseni azalt da orta halli ol!” 3525
  • ور نمی‏تانی که کل عریان شوی ** جامه کم کن تا ره اوسط روی‏
  • Fakirin şeyhe özrünü arz etmesi
  • عذر گفتن فقیر به شیخ‏
  • Fakir, o şeyhe ahvalini anlattı, suçuna özürler diledi.
  • پس فقیر آن شیخ را احوال گفت ** عذر را با آن غرامت کرد جفت‏
  • Şeyh’in sualine, Hızır’ın cevapları gibi güzelce, doğruca cevaplar verdi.
  • مر سؤال شیخ را داد او جواب ** چون جوابات خضر خوب و صواب‏
  • Nitekim Kelîmin suallerine Hızır’ın Alîm Allah’tan verdiği cevaplarlarla;
  • آن جوابات سؤالات کلیم ** کش خضر بنمود از رب علیم‏
  • Musa’nın müşkülleri halloldu. Hızır, Musa’ya her müşkülü için anlatılamayacak derecede miftahlar verdi.
  • گشت مشکلهاش حل و افزون زیاد ** از پی هر مشکلش مفتاح داد
  • Dervişe Hızır’dan mirastı, o da şeyhin suallerine cevap vermede himmet etti. 3530
  • از خضر درویش هم میراث داشت ** در جواب شیخ همت بر گماشت‏
  • Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
  • گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است‏
  • Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.
  • آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم‏
  • Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir.
  • هر که را باشد وظیفه چار نان ** دو خورد یا سه خورد هست اوسط آن‏
  • Fakat dördünü de yerse bu yiyiş, orta bir yiyiş değildir ki. O adam, kaz gibi hırsına esir olmuştur.
  • ور خورد هر چار دور از اوسط است ** او اسیر حرص مانند بط است‏