English    Türkçe    فارسی   

2
3787-3796

  • Fakat müsebbibi apaçık gören cihan sebeplerine gönül kor mu?
  • Hacıların, çölde tek ve tenha ibadet eden bir zahidin kerametine hayran olmaları
  • Çöl ortasın da bir zahit vardı. Abbadiye kabilelerine mensup olanlar gibi ibadete de dalmış, kendisinden geçmişti.
  • Hacılar civar şehirlerden gelip oraya ulaştılar, o kupkuru yerde bir zâhit gördüler.
  • Zahidin yeri kaskatıydı. Fakat kendisinin mizacı yumuşak. Çölün samyeli, âdeta ona ilâç kesilmişti. 3790
  • Hacılar, onun yalnızlığına, o afetler içinde selâmette oluşuna şaştılar.
  • Kum üstünde namaza durmuştu. Kum, öyle bir kumdu ki hararetinden tenceredeki su bile kaynar, coşardı.
  • Hâlbuki dersin ki o, sanki bir yeşillikte bir gülistanda yahut Burak’a, Düldüle binmiş!
  • Yahut da ayağının altında ipekli örtüler, kumaşlar var samyeli ona sabah rüzgârından daha hoş!
  • O namaz kılarken hacılar beklediler. Zahit, uzun bir fikre dalmış, kendisinden geçmişti. 3795
  • Neden sonra istiğraktan ayıldı, kendisine geldi. Hacıların içinde gönül gözü açık birisi,