- Biraz ötede dur da senin o ağzını bir tedavi edelim. Sen güzelsin, ben de hünerli bir doktorum. 870
- تا علاج آن دهان تو کنیم ** تو حبیب و ما طبیب پر فنیم
- Bir pire için yepyeni bir kilim yakılmaz ya. Sana da büsbütün göz yummak doğru değil.
- بهر کیکی نو گلیمی سوختن ** نیست لایق از تو دیده دوختن
- Bütün ayıplarınla beraber otur, iki üç hikâye söyle de aklın nasıl bir göreyim” dedi.
- با همه بنشین دو سه دستان بگو ** تا ببینم صورت عقلت نکو
- O zeki köleyi de “ Haydi git yıkanıp arın” diye hamama yolladı.
- آن ذکی را پس فرستاد او به کار ** سوی حمامی که رو خود را بخار
- Huzurundaki köleye “Aferin, sen akıllı bir adamsın, Hakikatte yüz köle değersin, bir değil.
- وین دگر را گفت خه تو زیرکی ** صد غلامی در حقیقت نه یکی
- Kapı yoldaşın, hakkında kötü şeyler söyledi, fakat sen hiç de öyle değilsin. O hasetçi herif, az kalsın bizi senden soğutuyordu. 875
- آن نهای که خواجهتاش تو نمود ** از تو ما را سرد میکرد آن حسود
- Senin hakkında, hırsızdır, doğru adam değildir, münasebetsiz hareketlerde bulunur, ahlâksızdır, lânettir, şöyledir, böyledir demişti.” Dedi.
- گفت او دزد و کژ است و کژنشین ** حیز و نامرد و چنان است و چنین
- Köle dedi ki: “ O daima doğru söyler. Onun gibi doğru sözlü adam görmedim.
- گفت پیوسته بده ست او راست گو ** راست گویی من ندیده ستم چو او
- Doğru söyleme, yaradılışında vardır. Ne dese, aslı yok diyemem.
- راست گویی در نهادش خلقتی است ** هر چه گوید من نگویم تهمتی است
- O iyi düşünceli adamı ben kötü bilmem, kusuru üstüme alırım doğrusu.
- کژ ندانم آن نکو اندیش را ** متهم دارم وجود خویش را