- Sihirbazlar da cevaben dediler ki: “Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek.
- پس بگفتندش به اقبال تو شاه ** غالب آییم و شود کارش تباه
- Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz. Âlemde kimse bizimle başa çıkamaz.” 1250
- ما درین فن صفدریم و پهلوان ** کس ندارد پای ما اندر جهان
- Musa’nın anılışı, hatırları oraya bağlıyor, bu hikâyeler evvelce olup biten şeylere aittir zannını veriyor.
- ذکر موسی بند خاطرها شدست ** کین حکایتهاست که پیشین بدست
- Hâlbuki Musa’yı anmamız işi gizlemek için. Yoksa Musa’nın nuru, ey iyi adam, senin bugün elinde.
- ذکر موسی بهر روپوشست لیک ** نور موسی نقد تست ای مرد نیک
- Musa da sende, Firavun da. Bu iki düşmanı da kendinde ara sen.
- موسی و فرعون در هستی تست ** باید این دو خصم را در خویش جست
- Musa, kıyamete kadar vardır. Nuru hep o nurdur, başka nur değil… Değişen yalnız kandildir.
- تا قیامت هست از موسی نتاج ** نور دیگر نیست دیگر شد سراج
- Bu kandille fitil başka, fakat nuru başka nur değil, hep o âlemden. 1255
- این سفال و این پلیته دیگرست ** لیک نورش نیست دیگر زان سرست
- Kandile bakarsan kayboldun gitti. Çünkü ikilik ve sayıya sığış, kandile göredir.
- گر نظر در شیشه داری گم شوی ** زانک از شیشهست اعداد دوی
- Fakat nura baktın mı ikilikten de, önü, sonu bulunan cisim âleminin sayısından da kurtulursun.
- ور نظر بر نور داری وا رهی ** از دوی واعداد جسم منتهی
- Ey varlık hulâsası, müminle Mecusi ve Yahudi’nin birbirlerine aykırılığı, hep bakış, görüş yüzündendir.
- از نظرگاهست ای مغز وجود ** اختلاف مومن و گبر و جهود
- Filin, nasıl bir hayvan olduğu ve şekli hususunda ihtilâf
- اختلاف کردن در چگونگی و شکل پیل